diloştan inciler.. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
diloştan inciler.. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ekim 2014 Pazartesi

anne çantanda beni mutlu edecek birşey var mı?


kendi büyüdükçe ettiği laflarda büyüyor..
bu ne dedi şimdi diye şaşıp kalıyoruz..
 hep kayıt halinde olduğunu unutuyoruz..
bazen tv deki cümleyi tekrar ediyor..
- anne bak adam ne dedi.. ağzını burnunu kırarım senin.. çok komik değil mi?
e gel de ne kadar kötü bir söz dizisi olduğuna ikna et sıpayı..
- hayır annecim çok kötü bir şey söyledi.. hiç hoş değil.. 
deyip kestirip atıyorum..
biliyorum ki konuyu uzatsam belleğinde yer edecek..
en kestirme yoldan kaçıyorum o yüzden..


okulda yine döktürmüş geçen hafta..
kankisiyle bir olup ağlatmışlar öğretmenlerini..
akşam almaya gittiğimizde müdürü anlattı..
hafta sonu konuşup önlem almamız için..
çıkmadan bizim yanımızda biraz uyardı ikisini de..
- hafta sonu iyice düşünün son iki gün yaptıklarınızı.. böyle devam ederseniz sizi 3 yaş sınıfına almak zorunda kalacağım üzülerek.. 
Dila tepkisiz kaldı..
dinledi..
arabayla ananesine giderken biz de konuştuk biraz..
neden böyle yaptığını sorduk..
- ben seni özlüyorum annecim, senin yanında olmak istiyorum 
dedi..
en can acıtacak cevap verdi yani..
sustuk..
ama o içinden konuşmaya devam etmiş sanırım..
anneme gittiğimizden yarım saat sonra kurdeşen döktü kuzucum..
geceyi acilde bitirdik.. 
:(


dudağımda uçukla geziyorum bir haftadır..
öpemiyorum dolayısıyla kızımı..
- annecim öpemiyorum seni çok özledim..
- neden annecim..
- dudağımda yara çıktı, sana da geçer diye korkuyorum..
- aaa bakayım...... çok üzüldüm..
- ben de..
- üzülme annecim.. sen söyle beni öpmek istediğinde ben seni öperim.. kıyamam ben sana..



çarşamba günü babası geç geldi mesaiden..
dilayı bizim servis şöförüyle aldık kreşten..
yoldayız..
- annecim çantanda beni mutlu edecek birşey var mı?
- nasıl yani dila
- işte beni mutlu edecek bişiy..
- ne mesela..
- bilmem.... kıyafet olur,,, oyuncak olur...
:)
- seni bilmem ama kucağımda beni mutlu edecek birşey var çok şükür..

geçiyor zaman... büyüyor kızım.. içimde ki sonsuz aşkla beraber hemde..

27 Eylül 2014 Cumartesi

diloştan inciler..


dün akşam bayram alışverişine gittik.. şımardıkça şımardı cadı..
artık bunalınca soyunma kabininde çıkıştım buna..
- dila yeter artık.. normale dön.. kızıyorum bak..
- sen benim annem değil misin? neden bağırıyorsun bana?
- ........!!!!

geçen okuldan konuşuyoruz.. 
- nasıl geçti bugün, eğlencelimiydi?
- anne ben artık okula gitmek istemiyorum..
- neden ?
gitmek istemiyorum işte..
- sen üzecek birşey mi oldu annecim?
- artık okulda çok kural var, çok sıkıcı..hiç eğlenceli değil 

öğretmeni dilanın çok kuralcı bir çocuk olduğunu söylüyor.. ama başkalarına :)




okullar açılınca bizim işler çok yoğun oluyor.. o yüzden geç çıkıyorum.. dila ve babası benim çıkışımı yanımda bekliyorlar.. 
işim bitti, eve gidiyoruz..
- baba annem bugün çok yoruldu.. hem hep o yemek yapıyor.. bugün de sen ısmarla lütfen 
dedi.. 
kaldık tabi biz..

dayısını çok seviyor.. bi o kadar da kıskanıyor..
ablamlara gittiğimiz bi akşam kız arkaşıyla buluşmuş, görüşemedik..
odasında bilgisayar oynuyor..
dayısıyla kız arkadaşının resmini gördü dolap kapağında asılı..
baktı ters ters..
sonra omzunu silkti..
kimbilir içinden neler söyledi :)

tam en tatlı dil döneminde...
kurduğu cümleler bizi gerçekten çok şaşırtıyor..
bakalım daha neler duyacağız..

mutlu hafta sonları..

25 Eylül 2014 Perşembe

minik bebeğim 45 aylık olmuş..


uzun zamandır hesaplamamıştım.. başlığı yazarken bir bakayım dedim blog sayfasından ne kadar olmuş diye.. 45, kırkbeş aylık olmuş benim kuzucum.. inanamadım.. bir yanlışlık olmasın diye bir daha baktım.. :) 
daha dün gibi oturup dizlerimin üstünde salladığım günler.. şimdi bacağı sığmıyor :) malum ben küçük anneyim boy 1.55, o yüzden belimi geçmiş durumda :) 
notlara geçmesi açısından.. boy:107 kilo: 17 maşallah...


yemesi içmesi fena değil.. ama öyle çok iştahlı bir çocuk olduğunu söyleyemem..
çok ama çok yavaş yiyor.. pazar günü bir tabak makarnayı tam 55 dakikada yedi..
balık ve makarna dışında ki yemeklerden iki kaşık aldıktan sonrası kabus.. 
doydum deyip kalkmak istiyor masadan..
sonrası içimden çıkan canavar anne :) sayesinde bitiyor.. 
evet biliyorum.. yemekte ısrar etmemek lazım.. çocuğu sıkıştırmamak lazım.. 
hepiciğini okuduğum kitaplardan öğrendim..
ama uygulamaya henüz geçemedim :)


kreşte çok ama çok iyi vakit geçiriyor..
çok mutlu, çok eğleniyor..
eğlencenin yanında karakterine kattığı şeyler muhteşem..
orda öğrendikleri sayesinde kaliteli bir şekilde büyüyor, bu da beni çok mutlu ediyor...
yeni sınıfın getirdiği yeni kurallar biraz asileşmesine sebep oldu.
sadece dila değil bütün sınıf aynı psikolojide..
tamamen özgür yapılan aktiviteler birden sınırlandırılınca, öğreti eğlencenin bi tık üstüne çıkınca bocaladı tabi bizim bıdıklar..
ayrıca büyümenin getirdiği özgüven ve ben duygusu da ağır basınca itiraz etme hatta reddetme haklarının olduğunu keşfettiler, uygulamaya başladılar..
bu onların kişisel gelişimleri için çok iyi..
ama toplum kurallarına uymayı da öğrenmek zorundalar..
ilk başta ki bocalamayı çok şükür attı üstünden..
ama yine de huysuzlukları devam ediyor..


öğretmenini çok seviyor..çok ta kıskanıyor..
geçen akşam mutfaktayken buzdolabının üzerindeki birlikte çekildikleri resimlerine bakıp 
" anne bak, şuna bak.. bu kadar güzel bir öğretmenim var benim..hiç üzermiyim ben ? 
dedi :)


resim çizmek hala favori etkinliği..
geçen akşam heyecanlı heyecanlı 
" anneee biliyor musun ben artık gövde çizebiliyorum" 
dedi :)
sağdaki resimde gövdeyi görüyorsunuz 
:)


uykuya geçişte hiçbir problemimiz yok çok şükür..
ama gece kalkmaları başladı.:(
saat 1.30 gibi uyanıp yanımıza geliyor..
yatağına geri yatırmak istediğimizde yavru kedilerin o şirin yüz ifadesini takınıp 
" ama ben sizi çok özlüyorum, size sarılarak uyumak istiyorum." 
diyor.. ve tabi bizde kural mural yok oluyor..
onu koynumuza alıp kokusunu içimize çekip çekip uyuyoruz..

şimdilik böyleyken böyle..
bundan sonra daha sık yazışırız inşallah..
kendinize sevgiyle bakın..

9 Haziran 2014 Pazartesi

anne elinden..


dila hanımın sıkı bir prenses sofya hayranı olduğunu bilmeyen kalmadı artık.. 
sürekli dilinde..
" anne hiç prenses sofyalar tayt giyer mi?"
" annecim böyle olur mu hiç prenses sofyanın saçı?"
" annecim prenses sofyalar aaaaaaaa diye bağırmaz hiç değil mi?"
:)
geçen gün bu bizim prensesin bebeğini gördü..
"annecim alabilir miyiz? nütfenn "
"bakayım bi annecim ne istiyorsun?"
15 cm boyunda bir bücür prenses..
fiyatı 75 tl.cik..
"annecim çok pahalı bu almayalım.. ben sana yaparım"
:)
yaptım mı? yaptım..
benzedi mi? ehhhhh
sevdi mi? bayıldı.. 
1.5 liraya bolca mutluluk..
daha ne olsun..


büyüdükçe giydiklerinin uyumlu olması küçük hanım için çok önemli olmaya başladı..
altıyla üstü mutlaka ama mutlaka aynı renkleri taşıyacak..
etek giyiyorsa babet ( onun tabiriyle bale dans ayakkabısı) eşofman-tayt giyiyorsa spor ayakkabı..
bu uyuma tokalarını dahil ediyor artık..
:) 
bu eşofman takımını ilk gördüğünde 
" ama annecim benim hiç böyle yeşil kedili tokam yok ki, sen bana yapar mısın"
dedi..
e kızım isterde ben yapmazmıyım..
tabi yine çok sevdi kuzucum.
o mutlu oldukça ben de özenerek yapıyorum..
tabi sonrasında
" anne arkadaşlarıma da yapar mısın bundan.. onlara ben hiç hediye vermedim ya"
diye isteklerde geliyor..


bu sevimli baykuşlu kapı süsünü çok çok çok sevdiğim bi arkadaşıma anneler günü hediyesi olarak yaptım..
iki küçük cadısıyla allah nice güzel günler göstersin inşallah..
umarım beğenir..

çok becerikli olmasam da ellerimle yaptığım şeylerle sevdiklerimi mutlu etmeyi seviyorum..
keçeyle uğraşmak çok zevkli..
fikir ve kalıpları internet ortamında kolayca bulabiliyorum..
keçeyi de bulmak eskisine göre çok daha kolay artık..
gerisi biraz zaman, biraz uğraş..
bolca gülümseme..

hayırlı haftalar..


21 Mayıs 2014 Çarşamba

fazlamı abarttık ne?


akşam dila' yı alırken güne dair bir anekdot paylaştı öğretmeni..

bir arkadaşı yeni suluğunu getirmiş okula..
dila kıza yanaşmış..
- nisa bizim paramız bitti, bana da alır mısın bu suluktan
demiş..
öğretmeni yüz ifadesinin çok komik olduğunu söyledi.. 
çok ciddiymiş
:)
tahmin edebiliyorum..


çok küçükken başladık bu tutumlu olma eğitimine..
marketlerde, pazarlarda "ama annneee istiyorum" diye bağıran çocuklardan olmasın diye sınırlı miktarda paramız olduğunu öğrettik..
çoğu yerde işe yaradı.. 
tutturduğu oldu tabi, ama kararlı durunca çok ısrar etmedi..

şimdi kendisi diyor..
- anne sadece bir tane çikolata alabilirim değil mi?

oyuncak reyonunun önünde durup, bir tanesini gösterip 
- anne kumbarama para atalım, biriksin biriksin sonra gelip bunu alalım tamam mı?
gibi söylemleri oluyor..

geçen akşam carrefoursa' nın insert dergisini alıp babasına götürdü..
- babacım bak burda üç beş yazıyor..bende üçbucuk yaşındayım ya..
dedi bisikletleri göstererek..
- babacım maaşını alınca bana bundan alır mısın, ama barbili olandan.. he.. olur mu babacım..
:)


aslında sadece parasal mevzularda değil ev içi enerji kullanımında da çok düşünceli..
çeşmeyi işi bitince hemen kapatır..
çıktığı odanın ışığını mutlaka kapatır, hatta biz unutursak fırçasını atar..
:)

aslında paranın ne olduğunu, nasıl kazanıldığını ve nasıl harcanması gerektiğini öğrendiği için memnunum.. 
ama ne bileyim akşam öğretmeni öyle anlatınca üzüldüm biraz..
kendini eksik hissetmiş gibi geldi bana..

siz ne dersiniz, yanlış birşey mi yaptık.. 

14 Nisan 2014 Pazartesi

keşke hep bahar olsa..


bahar, olan tüm kötü şeylere rağmen tüm ışıltısıyla geldi..
hoşgeldi..
hava tam anlamıyla ısınmasa da güneşi kapatan kara bulutlar yavaş yavaş gidiyorlar..

pazar günlük güneşlik bir sabaha uyandık çok şükür..
doldurduk kahvaltılıklarımızı kutuya doğru sahil kenarına..
en çok kızçem sevindi bu duruma.. 
dönüş yolunda çok güzel bir gündü annecim..yine gidelim deyip durdu..
 :)


zaten bu ara bi tatlı dilli anlatamam..
bir iltifatlar, bir sevgi sözcükleri..
oy oy tadundan yenmiyor..

geçen sabah saçlarımı düzleştirdim..
birazda makyaj yaptım..
tabi çocuk beni paspal görmeye öylesine alışmış ki bu halim bile dikkatini çekti..
-ooo anne çok güzel olmuşsun..saçlarında çok güzel olmuş..
dedi :)
leynn kocam etmiyo bana böyle iltifat..

gece yatmamak için söyledikleri var birde..
- ama annecim ben seni çok özlüyorum. yütfen bu gece senin yatağında yatayımm..
:)

bir de babasını kıskandığı anlar var..
- gider misin baba annemin yanından.. benim sevgim o..
-anne ben hep beni sev istiyorum böyle.. hep çok sev beni..

şaka bile yapıyor artık..
- seni çok seviyorum bebeğim, benim canım kızım..
- ben seni küçücük seviyorum annecim.. ben küçüğüm ya hani.. o yüzden küçücük seviyorum
:)
eşşekkk


dün ki sahil gezisi beni birazcık rahatlattı diyebilirim..
umarım herkes için öyle olmuştur..

mutlu, huzurlu bir hafta olsun inşallah..

20 Ocak 2014 Pazartesi

nedenmiş annecimmm


son zamanlarin meshur sorusu. . sürekli dilinde..

- neden bu sandalyeye oturacak misim..
- neden yemek yicek misim
- neden okula gidecek misim..


geçen akşam kreşten aldık bunu eve gidiyoruz..
- annecim sakız çiğneyebilir miyim
- hayır dilacım
- anne sakız çiğnicem ben..
- hayır dila aç karnına sakız çiğneyemezsin..
- nedenmiş annecim
- işte ben öyle diyorum çünkü, öyle olacak..
- ben de sana sakız çiğnicem diyorum annee
- bana bak sıpaaa..


dün akşam ..
- hadi dilacım uyku vakti geldi artık, kapa gözlerini..
- neden gözlerimi kapatacak mışım
- annecim bak saat ona geliyor, uyuman lazım, yarın okul var, erken kalkıcaz..
- neden erken kalkacak mışım..
- e okula gideceksin..
- neden okula gidecek mişim annecim..
- dilaaa yat çabuk yerine..

:) 
her gün böyle 4-5 paragraflık konuşma geçiyor aramızda mutlaka..

bir blogta okumuştum, hatırlamıyorum ismini..
ardanın annesi son yazısında anlatmış.. 

çocuklarda bitmeyen sorular diye..
sırası şöyleydi..
- mu ne anniiii ?
- neden ?
- nasıl ?
- ne zaman ?

mu neyi anlattık biraz biraz..
nedenle epey uğraşıcaz sanırım

:)
iyi haftalar..




11 Kasım 2013 Pazartesi

ilk tiyatro



bu ay meraklı minik dergisinde tema sinema.. dila merakla inceledi dergiyi.. ve tahmin edebileceğiniz üzre yüzlerce soru sordu gördükleri karşısında..
- anne bu ne
- projeksiyon kızım
- o ne.. 
- bu filmi perdeye yansıtıyor..
- hangi perdeye..
..................

- anne bu koltuklar nasıl böyle yaa
- annecim sinemada böyle olur.. açar oturursun..
- ben oturmam, sıkışırım 
:)

gibi gibi bir sürü soru..baktık olacak gibi değil..pazar günü sinemaya gidelim yerinde görsün dedik..cumartesi ev tebriğine gittik bir arkadaşa.. onlarda tiyatroya gideceklermiş.. 35 dakikalık bir oyun.. süre kısa olduğu için daha iyi olur diye düşündük.. buluştuk gittik..dila çok heyecanlandı.. salona girince herşeyi inceledi.. ve yine uçsuz bucaksız sorular.. sonra bir anonss " oyunumuz başlamak üzere" 
- aaaa anne dergideki gibi 
- evet ama orası sinemaydı burası tiyatro..
- tirato mu anne
- evett..

salonda boş sandalye yok.. öylesine dolu..biz en öndeyiz..ışıklar söndü,müzik sesi duyuldu.. dila bi irkildi önce.. sonra heyecanla sahneye baktı..olanları anlamaya çalıştığı yüz ifadesinde belliydi.. her ani seste sıçradı yerinden.. ama sonra kaynağını öğrendikçe rahatladı.. ilk 20 dk çıt yoktu salonda.. arkamızda oturan bıdığın anlatıcının anlattıklarına " eevvveeett" diyerek onay vermesi dışında tabi.. :) sonra yavaş yavaş çocuk mızıldanmaları ve annelerin "tamam bak bitiyor" gibi teskin edici cümleleri başladı..
güzel bir tecrübe oldu bizim için.. dila oldukça keyif aldı.. anlata anlata bitiremedi babasına.. gece uyuturken bile hala dilindeydi.. 
- çok güzel bir oyundu diil mi anne.. çok eğlenceli bi gündü.. tekeşşür ederim..seni çok seviyorum biliyor musun ?

ahhh bir de o sevgiyi gel bir de bana sor sen..

hayırlı haftalar..

7 Kasım 2013 Perşembe

yoğunluk, yorgunluk..ne dersen de.. bahane çok..

yine arayı epey açmışım..ama inanın pert haldeyim..şu kreş işi bizi ailecek çok yoruyor.. sabah 6.30-7.00 arası uyanınca gün içinde ancak şirketteki işleri halledebiliyorum.. hatta bazen onları bile seriyorum.. akşam 18.00 de dilayı alıyoruz eve varmamız bir saati buluyor..yemek yap,ye saat 20.30.. yarım saat oyna, sonra uykuya hazırlık.. dilayı yatırınca şöyle bir uzanayım diyorum, hooppp sızıp kalmışım.. pazar günleri de hafta içindeki pisliği temizlemekle uğraşınca pc başına oturmaya fırsatım  olmuyor.. 


minik prensesim çok mutlu okulunda.. akşamları almaya gittiğimde "annecim çok güzel bir gündü, yine gelelim olur mu" diyor.. böyle olunca da isapetli bir seçim yaptığımı düşünüp rahatlıyorum.. özge öğretmenini çok seviyor.. ama ingilizce öğretmenine bayılıyor.. öğrendiği ingilizce şarkıları bize söyleyip pc de açmamızı istiyor.. anlamayınca da kelime kelime söylüyor " ba ba black sheep anne sen bilmiyor musun bunu" :) hayır bilmiyorum yani nolacak allah allah.. insanın cahilliği böyle de yüze vurulmaz ki..
iki kankası oldu bile.. duru ve ali.. akşamları sürekli anlatıyor...
arkadaşlarını çok seviyor..
ay birde küçümseyip onları anlatması var sormayın..
- anne biliyor musun çanı (çağan) öğretmenim ayağında sallıyor.. o bebek mi?
- anne ben duruyla melise dedim ki siz artık büyüksünüz,çişini tubalete yapın.. çiş tubalete yapılır dimi anne.. pis kız onlar..

daha neler var neler :)


kreşini bu kadar çok sevmesine rağmen yine de arada aklına " nenesi" düşmüyor değil..
cumartesi akşamı bi sohbette
- annecim yarın işe gitmicez,tatil.. yaşasınnn 
- okula gitmicez mi anne nenem mi gelecek 
:(
pazartesi sabah eşim nöbetçi olduğundan minibüsle gittik..yolda yanımızdan anne kız geçti elele..
- baaaak benim de annem var.. hem benim nenem de vaaaarrr... 
çorba yediyorum akşam..
- mmmm anne nenem çok güzel yapmış çorbayı..

kolay değil tabi onun içinde.. 2.5 sene kendi kızı gibi baktı allah razı olsun..benden çok zaman geçirdi.. hala o varmış gibi hissetmesi normal dilanın.. ama böyle yapınca çok üzülüyorum.. onun hayatına müdahale edip benim istediğim gibi yaşamasını sağlıyorum.. onun nasıl istediğini hiç sormuyorum.. :( anne-baba olmak çocuk büyüdükçe daha zor oluyormuş..


artık bebeklikten çıktı..
konuşması, davranışları çok değişti..
geçen maçı izlerken "yuhhhhh" diye bağırınca "anne çabuk bende özür dile.. ben öyle diyormuyum" diye çıkıştı..
masada otururken ayaklarımı popomun altına aldım diye de fırça yedim..
" anne düzgün oturur musun lütfen.. bak böyle oturacaksın.."
şeker ötesi bişiy anlayacağınız..

dışarda yağmur...
kupamda adaçayı... 
kulağımda rumeli türküleri....
pek bi keyifli...

mutlu, huzurlu günler dilerim efenim..






25 Temmuz 2013 Perşembe

30.ay kalmış geride..


30 ay gelmiş geçmiş bir çırpıda..
muhabbetler aldı başını gidiyor artık..
.....................................................................
- dila kaç yaşındasın?
- ikiiii
- iki mi?
- ikiii buçuk ( baş parmak işaret parmağının ortasını kesiyor gibi yapıyor) 
......................................................................
salı akşamı babamız nöbetçi.. 
ezana yarım saat falan var..
artık iyice vurmuş oruç..
dilanın az biraz ateşi var..
zorla çorba yediriyorum.. 
- ben doydum anne sen ye artık..
- yok annecim ben sonra yicem..
- hayır ye anne.. ye iyileş..
- hasta değilim ki ben..
- bakk, anne, sinirlendiriyorsun beni artık.. cıx cıx cıx..
- .......... 



pazar sabahı kalkılır, birazcık yatak keyfi yapılır..
- annecim sen çizgi film izle ben sana yumurta pişereyim tamam mı?
- anne ben yedim ya..
- ye yedin..
- nene yaptı ya bana mumuyta şabah yedim ben..
- kızım o dün sabahtı.. :)
- şaka mı yapıyorsun dila..
- he he çok komik anne.. şaka yaptım..
geçen gün yine ezan saati..
babası parka götürdü bu cadıyı..
dilayı gören dorukla yağızda peşinden gitmiş..
kaymışlar, sallanmışlar artık evlere dağılma vakti gelmiş..
biraz devrim ablaya uğramışlar..
- anne söyle, izin verirse yemeğe bize gel tamam mı diloş..
- mamam..
zil çaldı...açtım.. mutfağa gittim..
- anneeee ben teyzemde yemek yiyebilir miyim.. ( teyzemde kısmını duymamışım)
- tabi ki annem.. ezan okunsun hep beraber yiyecez..
- tamam anne.. 
- anne kapı açılmıyor.. 
- kızım açıp napcan kapıyı..
- teyzeme gitmek istiyorum ben..
- dila..
- ma annneeeeee ma annneeeee teyzeme gitmek istiyorum..
- dila git odanda ağla..
- ....
- sustun mu?
- sustum, ama ben teyzemde yemek istiyorum...
3 kere tekrarlandı bu..
artık dayanamadım,  gittim yatak odasına kapıyı da kapattım.. bıraktım onları baba kız..
artık ne konuştularsa geldi bu..
ağladı, açtım kapıyı..
- annem kucana al..
- hayır dila, sen beni çok üzüyorsun..
- annem çok hatam var benim.. özür dilerim.. ( her kelimede bi iç çekiş)
- hayır dila.. insanlar bilerek yaptıkları şeyler için özür dilemezler..
- ma anneeee çok hatam var benim.. özür dilerim.. ben yemek yicem sen mutlu olacaksın.. (pis pis sırıtıyor)
sonrası mı.. sizce ?
:)



dün gece 1.30 gibi uyandı..
- annemmmm diye seslendi..
gittim..
- efendim annecim..
- seni çok özledim annemm... dedi..
gülümsedi..
uyudu..
:)




24 Nisan 2013 Çarşamba

dilli düdük..


cumartesi doğum günümdü.. aramızda kalsın 32 oldum.. :( ühüüüüü
işten geldim.. kapıyı açtı kuzum..
- iiki dowdun annemm.. ii ki dowdun annem..
- ay teşekkür ederim kuzum..
- iiki dowdun annecim..
:)
mutfaktayım.. yanıma geldi.. elinde bir tane portakal..bana uzattı..
- annecim iiki dowdun bu senin için.. sana aldım..
:) ruh halimi tahmin edebiliyorsunuz herhalde..
bütün gece doğum günümü kutladı.. hatta ertesi günde :)


resimlerden anlayacağınız üzere çilek hastası..
ama öyle böyle değil.. her akşam elime bakıyor getirdim mi diye..
aldıysam sevinç çığlıkları atıyor..
geçen akşamda yine böyle bir çilek şenliği vardı evde..
çileği aldı eline.. öyle baktı baktı..sonra..
- yerim seni seni çilek.. dedi.. o kadar şekerdi ki anlatamam..
herhalde o gün öğrendiği bi cümleydi.. sonrasında bütün oyuncaklarına da söylemeye başladı..



akşam hepimizin resmini yaptı..
- annecim kulaklarını unutmuşsun babanın..
- aaaa.. ama ben milmiyom, küçüğüm.. acaba bana öğretiymisin yütven annemm..
:)
çok kibarız, bildiğiniz gibi değil..her cümle misin ve yütvenle bitiyor.. olur da ben unutursam kendimi hanzo hissediyorum yanında..


çizgi film karakterlerinin maddeleştirilmesine karşı olmama rağmen dayanamayıp bir peluş pokoyo aldım kuzuma.. elinden bırakmıyor..sarılıp duruyo.. canım pokoyom seni çok seviyorum.. ıyyyyyyy deyip mıncıklıyor garibi.. 
onu aldığımdan beri uykuya dalışımızda rahatladı sanki..bi yanına ayşeyi alıyor, biz yanına pokoyoyu.. hikayemizi okuyoruz..öpüşüyoruz.. 
- iyi geceler annecim.. pokoyoya sarıl, rahatça uyusun.
- ama annem eyimi tutaymısın yütven.. yanıma yataymışın..
- annecim ben büyüdüm sığmıyorum senin beşiğine..
- annem ujat ayağını böyle.. oluyyy..
:)
- hadi annecim uyu..
- ben buyayı sevmedim büyük yatakta yatabiyiymiyim acaba..
- hayır dila uyu..
- üüüüüüüüü
- dila doruk uyudu bak ( alt komşunun torunu) onu uyandıracaksın.. günah..
- uyudu mu doruk annem..
- evet..
- bende uyucam, gece oğdu.. güneş gelcek anneeeee şabah oğdu.. hadi uyan.. dicem..
- evet annecim..
- .........

:) 
sevgiler....


13 Mart 2013 Çarşamba

diloştan inciler..

 


saat 21.45 diloş mışıl mışıl uyuyor..

saat 23.30 
" gooollll be golllll.. işte bu işte bu.. oley be... oleyyyyyy...
ve uyuyan dev uyanır..
- annecimmmmm.. annecimmm...
- allah yandık..
- efendim annecim..
gözler kapalı, el kulakta..
- annecim yooldu, babam neye bağırdı..
- bişiy yok annecim, gol attık..
- neyeye gol attık annecim.
- cimbom çok güzel gol attı annecim..
kafa hızla kalkar yastıktan, gözler açılır..heyecanlı bir sesle..
- cimbom gol mu attı.. 
- evet annecim. hadi sen uyu..
- annecim..
- efendim aşkım..
- ben büyük yatakta yatıcam..
hadiiiii..



masanın üzerinde portakalı eline alan diloş..
- annem bak popa benziyor..
başına gelecekleri tahmin eden anne..
- evet benziyo ama top değil annecim..
- ama aynı popa benziyor bak..
- topa benziyor annem top değil..
2 dakika sonra elinde turuncu topuyla çıkagelir..ve muhabbet kaldığı yerden devam..
- annem aynıı tuyuncu topa benziyoy..
- .....

- gooolllllll
- dilaaaaaaaaaaaaaaaa

:)


- annecim..
- efendim kuzum..
- 3 tane ver.. ( 3 parmak havada.:)
- ne vereyim annem..
- 3 keker ver annecim..
- o nerden çıktı şimdi, hayır olmaz..
- annem 2 keker getir..
- hayır dila..
- aaaaaaaa
- hayır dila..
- annem 1 keker ver yolurr..
- olmaz..
- ıııııııııııı
- dila ağlıcaksan odanda ağla.. susunca gel..
- hayıy gidemem.. buyda ağlıcam..


yapboz oynayan diloş portakal resmi bulunan parçayı babasının ağzına tıkmaya çalışırken..babası..
- kızım o oyuncak, gerçek değil..yenmez..
diloş..
- ama ağzında var konuşma babammm
:)




20 Şubat 2013 Çarşamba

büyüdük mü ne..

 susmak bilmeyen bir bıdığım var artık..
her söze sözü var hemde sahicisinden..
öyle gevelemeden..


geçen akşam onu mıncıklayarak seven dayısına
" giiittt başımmmm "
diyecek kadar uzadı dili..


akşam eve geldiğimde..
" nenem çok güzel pattisss yaptıı annemm.. "
diyecek kadar tatlı oldu..


uyutmaya çalışırken..
" annemm kiğpik çok güzel..
burnn çok güzel...
gözz çok güzel.."
diyecek kadar da yağcı..

büyüdük mü ne ?


21 Ocak 2013 Pazartesi

diloştan inciler..

diloşum çok şükür iyileşti.. son kontrolde doktorumuz artık bir sorun kalmadığını söyledi.. hala öksürüyorsa ilaçlarına devam edin dedi.. bir gün ara verdik baktık bişiy yok.. kestik ilaçları..
hastalıktan bize iştahsızlık ve uykusuzluk kaldı maalesef.. umarım geçici bir süreçtir.. ve toparlanır kuzucum..

dilimiz de bir açıldı ki sormayın bu ara.. her lafa verilecek bir cevabı var artık.. 
bakıcımız akşam teslim ederken bıdı bıdı bütün gün kafamı şişirdi, iyi ki geldin diyor..
:) 
eeee anasının kızı, ne olcek :)


akşam beşiğinde uyutmaya çalışıyorum..
sürekli konuşuyor..
- annem biz zıpzıpa gittik, pop oynadik, pepe aldik..
- evet kızım, hadi uyu..
ani bir haraketle bana döndü..
- annem cici giydin mi?
- giydim kızım..
- göz sürdün mü ? ( göz kalemi)
- sürdüm annecim..
- annem çok güzel olduu.. 
:)


sabah evden çıkıyorum.. zar zor geliyor kapıya geçirmeye..
tratro mu trato mu öyle bişiy var.. bırakmak istemiyor cadı..
- annem hadi gel , öpiyim..
- ama annemmm...
neyse zar zor geldi yanıma.. nenesinin itmesiyle..
ne alıyım sana akşam gelirken..
- ikmek, 3 ta.. ( ekmek ve 3 çikolata) 
:)


akşam babası mıncıklıyor kanapede..
dila 
- bıyakkk, bıyak 
diye bağırıyo..
babası da bırakmıyor..
dila
- bıyak babam çocuğu bıyak dedim..
:)


hafta içi benim telefona klozette bir güzel banyo yaptırdığı için telefonsuz geziyorum.. allahtan yapılmış bugn geliyor kısmetse..
perşembe akşamı bakıcımız telefonunu bizde unutmuş giderken..
eşimde nöbetçi..
ev telefonu çaldı..
- annem koşşş, allll babam arıyor...
gelene kadar sustu telefon..
bir kaç dakika sonra yengemin telefonu çalıyor bu sefer..
içerken yine bir bağırış..
- annemm dedem arıyooo koşşş.. 
( yengemin eşine "dede" diyor )


işte böyle yuvarlanıp gidiyos biz..

iyi haftalar..

5 Aralık 2012 Çarşamba

diloştan inciler..


duvarı siyah boya kalemiyle bir güzel çizdi pazar akşamı.. babası da biraz fırçaladı.. kalemle duvara çizilmez git defterine çiz diye.. koşa koşa yanıma geldi olanı biteni anlatmaya.. ben de "baban haklı, bir daha yapma git babandan özür dile" dedim.. oda gitti özür diledi babasından, öpüştüler barıştılar.. olay kapandı mı sanıyorsun.. çıkss.. yanılıyorsunuz.. pazartesi sabahı bakıcısı yani nenesi kapıdan içeri girer girmez onada anlattı.. şikayet etti babasını kızdı diye.. akşam eve geldim, daha çizmelerimi çıkarmadan anlatmaya başladı.. öğrendim ki durup durup anlatmış nenesine.. baktım burnunun kenarında bir çizik.. "noldu annecim buraya" dedim.. "babam vudu" dedi.. ay pes dedim artık.. yanındayım onların bu olay cereyan ettiğinde.. dün akşam eve geldim yine anlatıyor aynılarını.. babasına söyledim gelince.. çok üzüldü.. hayır ben bu kıza cırlayıp duruyorum hergün hiç şikayet etmiyor.. baba lafı ağır gelir dedikleri bu olsa gerek..


 dün akşam yemek hazırlıyorum.. bu da geziniyor ortalarda.. sesi soluğu kesildi.. allah dedim diloş iş başında.. hemen koştum ki ne göreyim.. almış babasının traş makınasını yüzüne sürüyor.. bir de "annem bak çok güzel oldum" diyor.. hay allahım.. zaten bıyıkları var bir de sakal çıkaracak yüzünde..


bitti mi sanıyorsunuz.. hayıyyy.. yemek pişti masaya oturduk.. dila hanım bitirdi yemeğini kalkmak istedi sandalyesinden.. indirdim bende.. pepeyi izliyor oturma odasında.. neyse biz de yidik içtik allah ne verdiyse.. odaya baktık diloş kuş yok.. salona baktık, banyoya baktık, odasına baktık yok yok yok.. bazen portmantoya oturuyor birde oraya bakiim dedim..ordada yok.. kafamı bir çevirdim.. tuvalette gözüme bişiy ilişti.. ay cadı oturmuş öyle tuvalete..koca terlikleri de giymiş ayağına.. " napıyon sen orda annecim." " çişşş papıyo.. " ay nasıl korktum anlatamam.. ya kaysa düşse, ya kafasını vursa bi yere.. aklım çıktı resmen.. anlaşılan kapalı kapılara wc de eklendi..


sözün özü pek bir haylaz olduk.. allah sonumuzu hak getire..

sevgiler..