kreş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kreş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Nisan 2017 Pazartesi

geleceğe mektup


geçen ay ki aile katılım ödevimiz kızımıza mektup yazmaktı..
10 sene sonra açılmak üzere okulun bahçesine gömüldü..

yazarken ben de eşim de çok heyecanlandık..
öyle ya koskoca 10 yıl..
kim öle kim kala..
ne yazsak diye düşündük..
onunla ilgili gelecek hayallerimizden bahsetsek olmazdı..
belki hiç biri olmamış olurdu ve bu Dila' yı çok üzerdi..
kaygılarımızdan bahsetsek o da olmazdı..
bana ailem hiç güvenmiyormuş derdi o zaman da..
biz de onu ne çok sevdiğimizi..
onunla gurur duyduğumuzu..
ve ne olursa olsun, kim olursa olsun hep yanı başında olacağımızı yazdık..

çok duygulandık yazarken..
o günleri düşündük..
10 sene sonrası...
16 yaşında koca bir genç kız..
hayatının en başında..
ya biz..
46 yaşında..
iki yorgun savaşçı..
sırf onu daha çok görebilmek için 20 yaşında doğursaydım diyorum.. 

35 inden sonra ölümü daha çok düşünürmüş ya insan..
onun yanında olmadığımı düşününce içim sızlıyor..





17 Mayıs 2016 Salı

kreş deyip geçme..


kreşimizi bulma hikayemizi burada anlatmıştım.. ve inanın birgün bile pişman olmadım oraya gönderdiğime..
kızımdaki kişisel gelişim ve becerileri gördükçe kendimle gurur duydum.. henüz 5 senelik bir mazileri olmasına rağmen müdürümüzün insan üstü çabası ve öğretmenlerin özverisiyle Türkiye'deki  en iyi okullardan biri olmaya aday.. 


eskiden kreş çalışan annelerin mesaileri boyunca çocuk için bir sığınak olarak görülüyordu.. 
sabahtan akşama kadar takılsın.. oyun oynasın.. iki resim boyasın.. vakit geçirsin olsun bitsin..
algılarının en açık zamanlarını kayıp olarak mı geçirsinler yani..
bütün anneler için en önemli şey çocuğunun mutlu olması..
çocuk yeni şeyler öğrendikçe mutlu olur...
çocuk sorular sordukça ve o sorulara cevap buldukça mutlu olur..
merak onları en heyecanlandıran duygudur..
önlerine sunulan her yeni bilgi bir başkasını araştırmalarına sebep olur..


her anne için çocuğu çok özeldir..
bütün çocuklardan güzeldir..
akıllıdır..
yeneteklidir..
çok güzel resim yapar..
ooo bir dans eder ki sormayın gitsin..
ve bazı okullar bu hassasiyeti maalesef öyle güzel sömürürler ki farkettiğimizde - bale okulunda yaşadığımız gibi- çok geç olur..
boşa geçirilen zaman.. boşa yatırılan aidatlar.. ve maalesef incinmiş bir gurur..


oysa kreşimizde bir an bile olsun müşteri yerine konmadık..
ne biz velileri olarak ne de kızım..
müdürümüzün ağzından dökülen cümleler bazen öylesine keskin oluyor ki ben 35 yaşında ki halimle karşısında ağlayabiliyorum..
o bana duymak istediklerimi değil olması gerekeni söylüyor çünkü..
söylediklerini analiz ettiğimde cahilce yaptığım hatalar suratıma bir tokat misali iniyor..
okuduğumuz kitaplar, dinlediğimiz söyleşiler hepsi bir bir çürüyor..


her çocuk farklıdır..
etrafa saçtığı renkte, evrene yaydığı seste farklıdır..
ihtiyaçları, duyguları, merakları, keşfetme şekilleri, yetenekleri de farklıdır..
tek düze bir sistemde yetiştiremeyiz onları..

bale okuluna ayrılmak için gittiğimize dila da yanımızdayken bütün hissettiklerimizi anlattık..
kırılan köpüğün hesabının 5 yaşındaki bir çocuktan sorulmaması gerektiğini..
bale delisi bir çocuğu nasıl bu hale getirdiğini..
falan falan..
bana hala 27 yıllık tecrubesinden bahsedince..
- çok iyi bir öğretmen olabilirsiniz tecrübenize saygı duyarım ama bir eğitimci olamamışsınız kusura bakmayın 
dedim..
gözlerinden ateş fışkırdı..
ama yine de hanımefendiliğinden ödün vermedi..
bizim söylediklerimizi o ana kadar dikkate almamıştı.. 
ama bu cümle canını acıttı eminim..

çok şükür ki kızım içini görmesini sağlayan bir kreşte..
ve onlar sayesinde diğer tarafta yaşadığı sıkıntıyı bile çok çabuk atlattı..



sabahın yedisinde gözünde çapağınla  " anne birşey söylicem.. iyi ki beni bilge baykuşa göndermişsiniz.. yoksa hiç bu kadar mutlu olamazdım.." demesi kadar güzel birşey olabilir mi?


son üç resim kızımın objektifinden.. 
 o mutlu, o mutlu diye bizde mutluyuz..
e daha ne olsun..

12 Ağustos 2014 Salı

sen neymişsin be abi.. aaa.aaa.aaa..



geçen hafta ilk veli toplantımız gerçekleşti.. 
dila' nın defterine yazılmış yaramazlık notları, öğretmeniyle yapılmış birkaç telefon görüşmesinden sonra yüz yüze görüşmenin vakti gelmişti..
aslında evde ki tavırları epeyce değişmişti.. 
sürekli mızmızlanan, ağlayan, itiraz eden..
"ben artık büyüdüm" başlığı altında asi cümleler kuran kuzum okulda da farklı değilmiş..
faaliyet yapmaktan kaçıyor, öğretmenini duymazlıktan geliyor, büyüdüm tripleri atıyormuş..


aslında bizi en çok şaşırtan arkadaşlarına olan tavrı oldu..
öğretmen anlattıkça yok artık deyip durduk...
çünkü biz dila' yı pısırık, hakkını savunmayan, asla oyun kurmayıp hazır oyuna dahil olan bir kız diye biliyorduk..
meğer okulda işler öyle değilmiş..
arkadaşlarının kurduğu oyunları beğenmeyip, hatta bozup kendi dediği olsun istiyormuş..


okul müdürümüz aynı zamanda çocuk psikolojisi de bildiğinden bizi rahatlatmaya çalıştı..
tüm bu olanların büyüme sürecine dahil olduğunu anlattı..
hatta daha başlangıçmış..
:)
gözümüz korkmadı değil..
bu evrede tepkilerimizi sabit tutmamızı ve şimdiye kadar nasılsak öyle devam etmemizi söyledi..
dila' nın duygusal gelişiminin diğerlerine göre hızlı ilerlemesi neden oluyormuş tüm bunlara..
konuşması, cümle kurması diğer bıdıklara göre daha iyiymiş..
akademik gelişim açısından da öndeymiş..
bu arada ki büyüme farkı da arkadaşlarının ona ayak uyduramamasına ve doğal olarak ta dila' nın tepki vermesine sebep oluyormuş..
aslında tüm bunlar benim açımdan sevindirici..
güçlü olması, fikirlerini söylemesi ve arkasında durması gayet güzel..
ama gelgelelim tüm bunlar sınıfta dışlanmasına neden oluyormuş..
diğer çocuklar sürekli işlerine karıştığı için onunla oyun oynamak istemiyorlarmış..
yalnız kalıyormuş minik kuzum..
eminim çok üzülüyordur..

zamanla bu durum düzelecek dedi..
inşallah çabuk geçer..


evde kural tablosu oluşturduk..
genel kurallar ve yemek kuralları..
beraber hazırladık hepsini..
1 haftadır daha düzenli sanki herşey..
öğretmeniyle konuştuğumda okulda da iyiye gittiğini söylüyor..

4 yaşı farklı bir psikolojiyle karşılayacağımız kesin..
inşallah bu erken ergenlik dönemini çabuk atlatır eski mutlu mesut günlerimize döneriz..






22 Mayıs 2014 Perşembe

hayvanlar ve yavruları


kreşimiz her ay başında o ay yapılacakların program listesini yayınlıyor web sayfasında.. 
bu uygulama sayesinde bende aylık planımı yapıyorum..
mesela bu ay doğruyu söyleme üzerinde durdular..
pinokyoyu tanıdılar..
bende okuduğumuz kitapları ona göre seçtim..
sohbetlerimiz de ona göre şekillendi..

mayıs ayının aile katılım çalışması hayvanlar ve yavrularıydı.. 
beraber kart yapmamız gerekiyordu..
ama benim aklımdan tamamen çıkmış..
akşam resimlerde oynadıklarını görünce aklıma geldi..


tabi bizim cadı da bastı fırçayı yine.
unuttuk diye..
sabah işe gelir gelmez ilk işim hazır bişiyler araştırmak oldu google amcamdan..
yerli sitelerden pek bişiy bulamadım..
ingilizce ismiyle taratınca yabancı bir paylaşım sitesinde buldum..
çok beğendim..
ingilizce isimlerinin olması çok hoşuma gitti..
hemen a4 çıkartma etiketine çıktısını aldım..
a4 yapışkanlı asetatla kapladım..
fon kartonuna yapıştırdım..
işyerimde gyotin vardı.. onun sayesinde kesme işini kolay hallettim..
eve de almayı düşünüyorum..

umarım sever bizim minik cadı..

kartların pdf dosyasını buradan indirebilirsiniz..

sevgiler..

7 Kasım 2013 Perşembe

yoğunluk, yorgunluk..ne dersen de.. bahane çok..

yine arayı epey açmışım..ama inanın pert haldeyim..şu kreş işi bizi ailecek çok yoruyor.. sabah 6.30-7.00 arası uyanınca gün içinde ancak şirketteki işleri halledebiliyorum.. hatta bazen onları bile seriyorum.. akşam 18.00 de dilayı alıyoruz eve varmamız bir saati buluyor..yemek yap,ye saat 20.30.. yarım saat oyna, sonra uykuya hazırlık.. dilayı yatırınca şöyle bir uzanayım diyorum, hooppp sızıp kalmışım.. pazar günleri de hafta içindeki pisliği temizlemekle uğraşınca pc başına oturmaya fırsatım  olmuyor.. 


minik prensesim çok mutlu okulunda.. akşamları almaya gittiğimde "annecim çok güzel bir gündü, yine gelelim olur mu" diyor.. böyle olunca da isapetli bir seçim yaptığımı düşünüp rahatlıyorum.. özge öğretmenini çok seviyor.. ama ingilizce öğretmenine bayılıyor.. öğrendiği ingilizce şarkıları bize söyleyip pc de açmamızı istiyor.. anlamayınca da kelime kelime söylüyor " ba ba black sheep anne sen bilmiyor musun bunu" :) hayır bilmiyorum yani nolacak allah allah.. insanın cahilliği böyle de yüze vurulmaz ki..
iki kankası oldu bile.. duru ve ali.. akşamları sürekli anlatıyor...
arkadaşlarını çok seviyor..
ay birde küçümseyip onları anlatması var sormayın..
- anne biliyor musun çanı (çağan) öğretmenim ayağında sallıyor.. o bebek mi?
- anne ben duruyla melise dedim ki siz artık büyüksünüz,çişini tubalete yapın.. çiş tubalete yapılır dimi anne.. pis kız onlar..

daha neler var neler :)


kreşini bu kadar çok sevmesine rağmen yine de arada aklına " nenesi" düşmüyor değil..
cumartesi akşamı bi sohbette
- annecim yarın işe gitmicez,tatil.. yaşasınnn 
- okula gitmicez mi anne nenem mi gelecek 
:(
pazartesi sabah eşim nöbetçi olduğundan minibüsle gittik..yolda yanımızdan anne kız geçti elele..
- baaaak benim de annem var.. hem benim nenem de vaaaarrr... 
çorba yediyorum akşam..
- mmmm anne nenem çok güzel yapmış çorbayı..

kolay değil tabi onun içinde.. 2.5 sene kendi kızı gibi baktı allah razı olsun..benden çok zaman geçirdi.. hala o varmış gibi hissetmesi normal dilanın.. ama böyle yapınca çok üzülüyorum.. onun hayatına müdahale edip benim istediğim gibi yaşamasını sağlıyorum.. onun nasıl istediğini hiç sormuyorum.. :( anne-baba olmak çocuk büyüdükçe daha zor oluyormuş..


artık bebeklikten çıktı..
konuşması, davranışları çok değişti..
geçen maçı izlerken "yuhhhhh" diye bağırınca "anne çabuk bende özür dile.. ben öyle diyormuyum" diye çıkıştı..
masada otururken ayaklarımı popomun altına aldım diye de fırça yedim..
" anne düzgün oturur musun lütfen.. bak böyle oturacaksın.."
şeker ötesi bişiy anlayacağınız..

dışarda yağmur...
kupamda adaçayı... 
kulağımda rumeli türküleri....
pek bi keyifli...

mutlu, huzurlu günler dilerim efenim..