29 Şubat 2012 Çarşamba

ilk kelimeler..


14 ayın içindeyiz artık.. zaman nasılda hızla geçiyor farkında olmadan.. dizime yatırdığımda ayakları karnıma değmezken şimdi koca kız oldu diloşum.. kucağıma ilk verdiklerinde ki o ilk bakışı aklımda.. hatta benimle olan herkesin aklında.. :)) çok komikti.. ilk gülüşü, ilk agusu.. şimdi kahkalar atıyor.. aguları bırakalı çok oldu.. hergün yeni yeni heceler dökülüyor hanım iğnesi gibi ağızından..
yaramazlıklarını anlatmaktan ilk kelimelerini yazmayı unutmuşum..
işte ilk kelimelerimiz..
mamma = mama
memmi = emzik
düsti = düştü
bitti =  bitti .. bunu söylerken ellerini de birbirine sürtüyor..
gitti = gitti, kapandı.. bilgisayar ya da tv yi kapatıncada gittii diyor cadı..
annii = anne
aşkııı =  aşkım
geh = gel
top = top
bu bu = kucağımdayken gördüğü herşeyi bu bu deyip gösteriyor..
ayyteee = ayşe bebek
havhav = köpek, tavşan ve diğer peluş hayvalarına sesleniyor..
ciiiciii = kuş, civciv
cici = bildiğimiz cici
zızzz = cız.. fırının yada peteğin önüne gelip elini uzatarak zızz diyor..
cüzz = bir.. tuttu fırlattı aşkı malum.. oradaki "bir kere iki kere.." kısmını söyleye söyleye 1 i öğrendi artık :)) parmağıyla 1 yapıp cüz diyor..

şimdilik aklıma gelenler bunlar.. bunlar anlamdırdıklarımız tabii.. birde bıdı bıdı anlattıkları var.. zaten çok nadir susanlardan.. kime çekmiş bilmem ki :))

önce canan...

dila 4 aylıktı.. işe yeni başlamıştım.. işten çıktım birkaç dükkan geçmedim ki bir köpek bana doğru koşmaya başladı havlayarak.. kaldım olduğum yerde.. bir adım dahi atamadım.. zaten bu tip durumlarda kal gelir bana, kitlenirim.. o an dilayı düşündüm.. beni ısırırsa ve hastanede yatmak zorunda olursam ne yapacağını.. buzluktaki sütler yetermiydi acaba.. ona iyi bakabilirlermiydi.. daha bir sürü şey. köpek önümde durup havlamaya devam edince bağırdım.. bi yandan da hoşt hoşt diyordum.. kendimi savunuyordum belki ama asıl koruduğum kızımdı.. yandaki dükkandan birileri geldi yanımıza.. kovaladılar köpeği.. tabi benim el, bacak titriyor, duramıyorum ayakta.. bir bardak su getirdiler sakinleşeyim diye..  sonra hikayeyi anlattılar..
meğer o köpekte anneymiş.. amacı beni korkutup yavrularının yanına gitmemi engellemekmiş.. az ilerdeki köşede bir karton kutu içinde duruyormuş 4 yavrusu.. yanlarına kimseyi yaklaştırmıyormuş.. oda anneymiş, onunda aklından geçenlerin benden bir farkı yokmuş..
oturdum ağladım orda.. belki çok korktuğumdan bilmiyorum..
bir kez daha şükrettim yaradana kadın olduğum için, anne olduğum için..

bu anıyı bugün okuduğum aylin anne düşürdü aklıma.. yazısı için tık tık..

24 Şubat 2012 Cuma

gamze anne için mutluluk..


gamze annemizi tanımayan kalmamıştır artık .. onun için çoğumuz kan verdik, donör olmak içinde başvurduk.. oğluyla beraber olmak için verdiği mucadele bir çok hastaya umut hatta tadavi olma imkanı sundu..
anneliğin sadece meleklerimize iyi bakmaktan ibaret olmadığını, kendimize de mümkün olduğunca dikkat etmemiz gerektiğini gösterdi bize.. hatta benim tanıdığım birkaç anne sigarayı bile bıraktı gamze annenin sayesinde..
dualarımızla gerekli donörün bulanacağından ve o yakışıklı oğluyla daha çok uzun yıllar göreceğinden eminim..
az önce bloğunu okurken şöyle bişiy düşündüm.. neden onu mutlu etmek için bişeyler yapmıyoruz..
sevgi perdesi projesini duyanlar vardır mutlaka aranızda.. belki öyle bişey.. bloğunun sol tarafında balonlu bir resim var.. " bazen beni de alıp götürsene" yazıyor üstünde.. hepimizin elinden az çok bişiyler gelir.. belki balon temalı bir sevgi perdesi yapıp ona ulaştırabiliriz..yada bir pike olabilir. pike kumaşının üzerine bizim yaptıklarımızı dikeriz.. çok güzel olur.. odasında ona mutluluk verir.. yalnız olmadığını hisseder..
ne dersiniz blogger anneleri.. yalnızca bir kaç saatimizi ayırıp gamze anneyi  birazcıkta olsa gülümsetelim mi?

sihirli küre

huzur dolu bir hafta sonu dileğiyle.. 

21 Şubat 2012 Salı

bu işte bi gariplik var ama..



alttaki iki dişimiz 8.ayımızda çıkmıştı.. üstteki dişimizde 13.ayımızda.. solda bir tane daha beklerken diş perimiz yönleri karıştırmış olacak ki sağa bırakmış yanlışlıkla..çok komik gülüyoruz anlayacağınız. :)) tek dişli canavar gibiyiz :)) çaprazlama büyüyor bizim dişler.. bundan sonra gelen diş azılardan olursa hiç şaşırmayacağım :))

hediyemiz geldi..

sevgili pınar " anne büyürken " bloğunun 1.yaşını doldurması sebebiyle izleyenleri arasında bir çekiliş yapmış çınarımın minicik parmakları herkesin içinden bizim ismimizi çekmişti.. ben yoğunluktan çok geç okudum bu haberi.. tekrardan çok özür diliyorum..

hediyelerimiz dün geldi kargodan.. çok, çok beğendim.. çok zevkli bir çerçeve..bakarmısınız şuna.. elimizde hiç basılmış resim olmadığı için henüz boş.. malum şu dijital makinalar çıkınca fotoğrafların bütün büyüsü gitti.. onlarda dijital oldu.. ama en kısa zamanda iki güzel resimle süslenecek inşallah..

ve kuzumun minicik ayaklarına bu şeker pembesi çoraplar..

pınarcım; bu soğuk havalarda sevginizle içimizi ısıttığınız için çok teşekkür ediyoruz size.. bizdende size kocaman öpücükler..

18 Şubat 2012 Cumartesi

16 Şubat 2012 Perşembe

anniiiii..anniii...


iki hece ya.. sadece iki hece..
topu topu 4 harfin birleşmesinden oluşan, söylemesi 2 sn bile sürmeyen bir kelimenin bir kadının hayatında meğersem ne kadar önemi varmış..
ilk aşkın dudaklarından dökülen ilk seni seviyorumdan bile kıymetliymiş..
merdivenlerden çıkarken beni görünce kapının önünde o minicik bedeniyle çırpınıp annii.. anni.. dedi ve ben bunu duydum ya..
ölsem de gam yemem artık...

14 Şubat 2012 Salı

güneşi gördük...

insanın bir abisi olması ne güzel değil mi? onunla oynayan, ilgilenen..

güneşli bir günde sırf onun yanında olmak için bisikletle dolaşma zevkinden kendini alıkoyan..
koşup oynamak varken kardeşinin minik adımlarına ayak uydurmaya çalışan..
ve düştüğünde hemen sevgiyle kucaklayıp ayağa kaldıran bir abisi olması ne güzel değil mi?
evet belki kan bağı yok aralarında.. ama sevgi bağı aşmış vaziyette..
hep yanımızda ol küçük abi..

7 Şubat 2012 Salı

diloşun incileri 3 lendi..


bugün itibariyle 3.dişimiz de geldi..4. de yolda..
gece çok huysuzdu.. beşiğinde uyumak istemeyince yanımıza aldık.. ama bir türlü uyuyamadı..ne beni rahat bıraktı ne babasını..  bende kendi tarafıma aldım.. en azından adamcağız uyusun diye.. uyuyunca yatırırım beşiğine dedim.. ama uyuyakalmışım.. gece bir düşme ve ağlama sesi geldi.. uyandık sıçrayarak.. o anki diyologları şimdi düşündükçe gülüyorum..
- aşkım dila yok..
- e düşmüş çocuk...
- göremiyorum hani yok..
- .....................
- ya nerde.. göremiyorum..
- dur ışığı yakayım, bakalım..
 :)))))
ışık açılır.. dila yerde feryat figan.. benim el ayak titriyor.. :)) kucağıma aldım, sustu.. hemencik uyudu.. ama biz gül gül uyuyamadık..

artık daha bir hızlı büyüyor sanki..geçen albümüne bakarken anne nerde deyince hemen gösterdi.. ay pek bi duygulandık.. hala inatla anne demiyor ama.. şöyle bir annem diye sarılsa ya..

pazar günü odasını toparladık.. oyuncakları evin her yerine dağılmış haldeydi.. topla topla bitmedi.. bu düzen kaç dakika sürdü derseniz belki yarım saat.. hepsini hav hav diyerek tekrar oturma odasına taşıdı..

 
işte böyle şekeriz bu ara.. ( kendince göz kırpıyor)


böylesine çılgın :))


böyle hanım hanımcık :))



böyle obur.. ağladığını sanmayın.. yemeğe çalıştığı soğan gözlerini yaktı.. :))


böyle yaramazız..:))



sevgiler...


4 Şubat 2012 Cumartesi

bazen..



Güneş doğar
Güneş batar
Ama insan uyumaz bazen
Düşünür
Geceler kısa
Çabuk geçer
Ama insan uyumaz bazen
Düşünür
Deniz masmavidir ne güzel
Ama insanlar görmez bazen
Şiirler şarkılar masallar
Ama insanlar duymaz bazen
Üzme kendini
Ümitsiz gibi
Sevenin var bak
Ne güzel

dinlemek için tık

mutlu hafta sonları..

2 Şubat 2012 Perşembe

kar yağdı.. çamura battı...

başlıkta da belirtildiği üzere türlü bahanelerle gelebilirim size.. ama yok yapmayacağım öyle bişiy..
işyerinde oldukça yoğunum malum, koca bir seneyi kapattık.. kolay değil..
evde de misafir var.. yatılı.. en sevmediğimden yani..
e bu şartlarda da burayı epeyce boşladım...

kuzuşuma bile yeterince ilgi gösteremiyorum..
eve git yemek yap..
ortalığı toparla..
hadi yemek yensin mutfağı toparla..
saat 10 oldu bile..
diloşun pijamalarını giydir.. elini yüzünü yıka..
sütünü hazırla..
içerken uyursa ne ala.. tersini düşünmek bile fena..
ki akşam öyle oldu..
saat 22.30 dan 01.45 e kadar direndi sıpa..
e benim ruh halimi tahmin edebiliyorsunuzdur di mi..
dila evde sürekli bir hafiyelik peşinde..
açılmadık çekmece, dolap bırakmıyor..
sürekli ayakta..
bitmek bilmeyen bu enerjisinin sırrını bile varsa söylesin..
ben onu izlerken yoruluyorum inanın..

karda yürürken belki yorulur, o fazla enerjisi gider dedik ama yok...
bitmez anacım bitmez..
ne düşcem korkusu var bu cadı da..
ne üşüme hissi..

eve gideceğimizde koparttığı fırtınadan kar bile ürkmüştür inanın..
:))))
sevgiler efenim...

not: bu yazı iki evrak arası yazıldığından bolca yazım hatası içerebilir..