28 Mart 2012 Çarşamba

anası yapar kızı bozar :))

dolaştığım bloglardan özenip bir kitapçık yaptım bücüre..
tüm beceriksizliğimle uğraşıp didinip özenle kestiğim parçalar gün geçtikçe yok oluyor.. 
olay hakkında bilgi sahipleri lütfen bana ulaşsın...







benim binbir emekle yaptığım bu güzel kitabı parça parça imha etmeye çalışan kişi için çok hain planlarım var...


bolca gıdıklamaca.. :))

23 Mart 2012 Cuma

kıskanmak..

bu kız beni hiç özlemiyor diyorum bu ara etrafımdakilere..
akşam geldiğimde bir sarılıyor 3-4 dakika.. sonra tv karşısına geçip "pe pe pe pe" diye zıplıyor.. açıyoruz, kucağıma oturup izliyor.. konuşalım diyorum, arada laf atıyorum.. kızıyor bana.. "pe pe " diyor..

kapı çaldığında saniyesinde kapının dibinde bitiyor.. kim gelirse gelsin hemen kucağına atlıyor..
dün akşam alt komşumuz hakan abi geldi.. interneti ortak kullanma muhabbeti var onu konuşmaya.. kapı üzeri eşimle konuşuyorlar, dila da yanlarında.. eşim içeri girdi.. "e diloş nerde" "hakan abiyle gitti" nasıl yani ya.. ben bütün gün onu özleyim.. o beni bırakıp gitsin..

başka bir yere gittiğimizde gözü beni hiç görmüyor, aramıyor..
geçen akşam ablam rahatsızlandı biraz.. bakıcıya dilayı alt komşuya bırakmasını söyledim.. ziyaret ettik, döndük 9 gibi.. kapıyı açıp bizi görünce bir gülümsedi önce.. sonra içeri kaçtı.. "gel kızım" diyoruz yok.. devrim ablanın bacaklarına sarıldı..aman diliyor aklı sıra.. gelmiyor sıpa.. bizde girdik çaresiz... yağız abisinin odasından çıkıpta bir sarılmadı bile..


yani anlayacağınız bu kızın umursamaz tavırları kıskançlık duygumu tavan yaptırmış durumda.. ya çocuktur diyorum..oyun daha cazip geliyor diyorum.. evde sıkılıyor o yüzden böyle yapıyor diyorum..ama insan annesini özlemez mi ya..

size mutlu hafta sonları..
ben kıskançlığımı da alıp ıssız kadın olma yolunda ilerliyorum..




21 Mart 2012 Çarşamba

pofidik ayaklar :))





bu pofidik ayaklar kahvaltı niyetine yenmeden bırakılıpta işe gidilir mi hiç !...
haksızlık bu...

17 Mart 2012 Cumartesi

beni müsait olunca sever misin anne?

 

"
    İçeri girer girmez neşeyle bağırdı:
- Anne biliyor musun bugün yuvada ne oldu?
- Görmüyor musun? Telefonla konuşuyorum.
Herkesin sevdiği şey birbirine benzemiyordu. Annesi telefonu, babası arabayı seviyordu.
Her şey erteleniyordu, telefon ve araba söz konusu olduğunda... Bir de eve misafir gelecek oldu mu kendisine hiç yer kalmıyordu.

...Nerelere gitseydi? Annesi kapattı telefonu.
Mutfaktan tencere sesleri geliyordu. Koşarak yanına gitti:
- Sana yardım edeyim mi ? dedi, en sevimli halini takınarak. Annesi manalı manalı baktı:
- Hayırdır? Bir yaramazlık mı var? Bak bir de seninle uğraşmayayım. Çok yorgunum zaten.

Yorgunluk nasıl bir şeydi ? Bazen elinde oyuncağıyla uykuya daldığında anneannesi oyuncağı yavaşça elinden alır:
- 'Nasıl yorulmuş yavrucak. Uykunun gül kokulu kolları sarsın seni..'
diyerek alnına bir öpücük konduruverirdi.

Yorgunluk gül kokulu bir uykuya dalmaksa eğer, neden annesi kendisiyle böyle kızgın kızgın konuşuyordu.
- Anneciğim yorulduğun zaman gül kokulu uykulara dalarsın. Anneannem öyle söylüyor.
- Uykuya dalayım da, gül kokuları kusur kalsın. Yorgunluktan ölüyorum.

Bu kelimeden nefret ediyordu.'Yorgunum, yorgun olduğumdan, böyle yorgunken'....
- Anneciğim sen yorulma, diye...
- Yemekte konuşuruz çocuğum. Bankada işler yetişmedi. Baban gelene kadar bunları bitirmem lazım. Hadi sen oyna biraz.

Hani siz yoruluyorsunuz ya ...Eeee ...Ben de oynamaktan yoruluyorum. Ne yapayım bilmem?
Yapılmaması gerekenleri biliyordu da büyükler, yapılması gerekenleri hiç bilmiyorlardı.
Işıklar söndü birden.
Annesi öfkeyle söylenmeye başladı.

- Mum da yok! diye diye karıştırdı dolapları el yordamıyla.
Çocuk sırtüstü yatıp, anneannesinin köyünü düşündü. Gaz lambasının ışığında deli tavşan masalını anlatışını.
Deli tavşanın duvardaki aksini getirdi gözlerinin önüne. Anneannesi gibi iki ellerini birleştirip işaret parmaklarını yukarı kaldırarak tavşan kafası yaptı.

''Bak deli tavşan'' diyerek parmaklarını oynattı. Yoldan geçen arabaların farları duvardaki tavşana yol açtı. Tavşan alabildiğine hür dolaştı sağda solda. Otlarla kuşlarla konuştu. Sonra yorgun düştü. Duvardaki görüntü minik avuçların açılmasıyla kayboldu. Kolu yavaşça kanepeden aşağı sarktı.
Sonra ışıklar geldi.

Kadın çocuğun hiç konuşmadığını fark etti..Birden kanepeye koştu. Küçücük dizlerini karnına doğru çekerek uykuya dalmıştı.
Masanın üstündeki dosyalara baktı iğrenerek. Dindirilmez bir pişmanlık doldurdu içini.
Uyandırmaktan korka korka küçük alnına bir öpücük kondurdu.
Çocuk sanki bir ipucu bekliyormuşçasına aralanan gözleriyle mırıldandı;
- İşin bitince beni sever misin anne? dedi.
Kadın, sevilmek için randevu alan çocuğuna bakarak sabaha kadar ağladı... "


dün gece saat 10 gibi ananeden dönerken uyuyakaldın.. apartmana girdiğimizde devrim teyzen sesimizi duyup kapıyı açtı.. hakan amcan nöbetçiymiş.. gel biraz oturalım dedi.. tamam dedim.. babanla sen eve çıktınız.. saat 23.30 gibi çıktım eve.. sen ayaktaydın.. uyanmışsın giydirirken.. sütünü içirmiş baban.. uyumak istememişsin.. üstümü değiştirdim.. bezini değiştirdim, yatağımıza yattık.. biraz durdun koynumda hareketsiz, sonra kıpırdanmaya başladın.. kalktın oturdun yatakta.. yeniden alıp göğsüme yatırdım seni.. ninni söyledim sana ama sen şarkı söylemek istiyordun, kıkırdayarak.. bir önceki gece 3te yattığımdan çok uykum vardı.. hiç oyalancak vaktim yoktu.. kızdım sana "sus çabuk uyu" dedim.. arkamı döndüm.. sen geldin saçımdan öptün beni.. koluma yatmaya çalıştın.. ama dedim ya..benim çok uykum vardı ve bunun sebebi sen değildin..sen olsan ne olacaktı ki.. öncelikli görevimin annelik olduğunu unuttuğum anlardan biriydi işte :(.. tekrar aldım seni.. koluma yatırdım, öptüm.. bir süre sonra yine ayağa kalkmak istedin.. oynamak istiyordun belli, özlemiştin.. bütün gün görmemiştin.. ama ben de bütün gün çalışmıştım.. senin için !.. :( sonra bağırdım sana.. yatağa enlemesine yatırdım.. benim uzağıma.. üstünü örttüm.. "burdan kalkmıcaksın" dedim.. hayır demedim, böğürdüm.. sesin çıkmadı önce... sonra ağlamaya başladın ve ben seni teskin etmek için hiç birşey yapmadım.. sustun, beni istedin yanında.. baktın haraket yok bende,yine ağladın, ama ben hiç umursamadım.. sonra emziğini ağzına alıp uyudun.. ve ben de uyudum.. öpmedim seni, uyanırsın diye korktum..
oysa senin tek istediğin biraz daha sevilmekti.. zaman geçirmekti.. oyun oynamaktı.. şarkı söylemekti annene.. ama annen daha fazla oyuncağın olsun diye, ilerde iyi eğitimli, zeki bir çocuk ol diye seni sabahın köründe bırakıp işe gitmek zorundaydı..
senin umrundaymıydı.. hayır.. senin tek istediğin annendi.. ama annenin bunu sana verecek zamanı yoktu..
çok özür dilerim annecim dün gece seni üzdüğüm için.. bana en çok ihtiyaç duyduğun zamanında senin için bile olsa yanında olmadığım için çok özür dilerim..

16 Mart 2012 Cuma

çok açım abi..

ah ah bir zeytinim olsaydı bari.. banar banar yerdim..

hayırlı cumalar.. mutlu hafta sonları..

12 Mart 2012 Pazartesi

NAZARA NAZAR KAÇ YAZAR..


pazar günü süslendik püslendik gün gezmesine gittik.. son 1 kaldı zaten  bir daha güne falan girmem herhalde.. yine büyük konuşmayayım da.. neyse.. 6 anne 8 bebe ve bir kaynana bir odaya doluştuk gene.. çocuklardan 4ünün yaşı birbirine yakın.. kalan ikisi biraz daha büyük.. dila çok mutlu oluyor yaşıtlarıyla beraber olunca.. zaten bu güne katılmamın asıl amacı da buydu.. oynasın, eğlensin, kaynaşsın..
ama yok çocuğumun başına gelmeyen kalmadı.. gelen vurdu, giden vurdu..kuzumda hala oyun oynamaya çalışıyor.. hele hele arkadaşın kaynanası vardı.. allahım resmen 4 saat boyunca gözlerini kızımın üstünden çekemedi.. kızının da dilayla yaşıt kızı var.. onunla kıyaslayıp durdu.. ay o böyle koşamıyormuş.. konuşamıyormuş.. ne yediriyormuşum.. boyu postu çok güzelmiş.. bıdı bıdı konuşup durdu gelinine, bana.. o öyle baktıkça dila yalpaladı, düştü.. hiçbirşey yemedi.. yavrum serap mutfağa kaçırıp kaçırıp okudu çocuğu.. eve döndüğümüzde manzara vahimdi.. alnının sol tarafında bir şişlik, elmacık kemiğinde kızarıklık ve saatlerce süren ağlama krizi..

hayır nedir bu çocuk karşılaştırma, afedersiniz sidik yarıştırır gibi.. her çocuğun kendine göre gelişimi var.. dilayı da mukayese edersem bir çok çocuktan geride kalan yanları vardır.. leyn bebek bunlar daha bebek.. büyürken hepsi aynı olacak diye birşey yok ki.. hayır madem böyle güzel görüyosun çocuğu bari bir maşallah de ya.. çocuğa göz göre göre nazar sokmaya ne hacet var..
sonuç dila saat 2 gibi telefonla istenen nazar duaları sayesinde biraz rahatlayarak uyudu ve anne bir daha dışarı çıkarken toka kutusunda asılı olan boncuğu dilaya takmaya karar verdi..

7 Mart 2012 Çarşamba

turşu krizi..


5.dişte geldi..
akşam baktığımda üstteki sol dişin olduğu yer kan toplamıştı çizgi halinde.. içim gitti resmen.. sabah ilk işim dişine baktım.. merhaba dedi bana küçük bir pirinç tanesi o kıpkırmızı damağın berisinden.. akşam ki mızmızlığı bu yüzdenmiş demek..
birazda rahatsız sanırım.. 5 gündür genize giden akıntı içerde sıkılmış olacak ki tüm kudretiyle dışarıya attı kendini... ara ara öksürüyor kuzum.. sesi biraz rahatsız edici.. doktora götürmeden iyileşsin diye bekliyorum.. malum hava çok soğuk.. hastalık kol geziyor.. hastanede daha çok hasta olmasından korkuyorum..şimdilik ıhlamur ve ada çayı takviyesine devam.. zaten su çiçeği aşımız var ay ortası.. 1 hafta daha geçmezse hem aşısını yaptırırım, hem de muayenesini..

yaz gelsin artık ya..  ( amma çok kurar olduk değil mi bu cümleyi)


gelelim asıl anlatmak istediğim meseleye..
dün akşam eve gittiğimde nasıl mutlu oldum anlatamam.. bakıcımız -allah razı olsun- tencerede ıslattığım barbunyalarımı görüp pişirmiş.. ayyy bir sevindim, bir sevimdim..  diloşla danslar ettim koridorda " yaşasın yemeğimiz pişmiş, kızımla naynay yapabiliriz" şarkısı eşliğinde..neyse yanına da makarna pişirdim -bi önceki akşam pilav yemiştik- baba da gelince oturduk masaya.. tabağına makarna koyup bıraktım diloşun önüne.. arada da çatalına barbunya takıp verdim.. afiyetle yiyordu.. ta ki elimde ki kornişon turşuyu görüp " bu bu " diyene kadar.. verdim eline birazcık dişlesin alırım dedim.. ay demez olaydım.. vermiyor.. zorla aldım elinden.. nasıl ağlıyor, nasıl ağlıyor.. inci taneleri birbiri ardına düşüyor yanaklarından.. makarna veriyorum, yok.. yemekten veriyorum, yemiyor.. ekmek verdim onu bile itti elinin tersiyle.. çaresiz masadan kaldırdık turşuyu.. yaklaşık bi yarım saat daha ağlamaya devam etti.. aklına geldikçe mızmızlandı.. mutfağı gösterip durdu :)) nedir bu kızın ekşi ve tuzlu aşkı ya.. hayır hamileyken de çok yemedim ama..

4 Mart 2012 Pazar

uykuya dalış...


bizim hiç uyku problemimiz olmadı kuzumla.. hasta ve huysuz değilse ki çok şükür çok sık rastlanmıyor bu duruma geceleri hiç uyanmadan, kesintisiz uyuyor 2 aylıktan beri.. 4.ayına kadar yanımızdaki minik beşiğinde uyudu.. ben işe başlayınca kendi odasında yatırmaya başladım.. 8 aylık olana dek yatağa bırakıyorduk sadece, kendi kendine dalıyordu.. ne zaman ki ayağa kalmaya başladı uykuya geçiş krizlerimiz de başgösterdi..
her akşam değişen bir şekille uykuya dalıyor.. 4 aylıktan beri değişmeyen tek şey kulağını tutarak uyuması..hatta kendileri bu sebeple kepçe kulaklı olma yolunda ilerliyor.. :))neyse..
bazen sütünü içerken uyuyakalıyor ki bu en iyisi.. eğer bunu pas geçtiysek eziyet orda başlıyor, hem kendine hem bize..
önce ayağımda sallıyorum.. ninniler söyleniyorum diloşta eşlik ediyor.. tam dalıcak açıyor gözlerini tekrar.. hav havını istiyor yada ayşesini.. veriyorum, sımsıkı sarılıyor.. ama yok o parmak hep havada " bu bu"
babasına atıyorum topu sonra.. oda biraz sallıyor.. yok inadı tuttumu katiyyen uyumuyor..
baraber uzanıyoruz yatağa.. üstüme yatırıyorum onu.. kendimce hikayeler anlatıyorum.. işte uyucan, uyancan, parklara gidicez, ciciler alıcaz kızıma.. ı ı olmayınca olmuyor..
sonra yanıma alıyorum.. bakışarak konuşuyoruz bu sefer..iltifatlar başlıyor müzik eşliğinde.. benim tatlı kızım.. benim şeker kızım.. benim kömür kızım...uyudu mu sandınız..yokkkkkkk
odasına gidip beşiğinin içine giriliyor.. bir postada orda sallanıyor..
olmadı yanına yatılıyor..
özgür bırakılıyor yatakta.. bi oraya uzanıyor bi buraya.. göğsüme, karnıma, başımın üstüne başını koyuyor bazen.. tam bir parodi yani.. en son alıyorum tekrar koynuma.. bir elinle kendi kulağını diğeriyle benim kulağımı tutuyor.. olmadı diğer kulağımı.. kafamı çevirip duruyor.. hatta birkaç kere uyuyakalmışlığım var yanında, bacaklarımın sızısına uyandığım..
iyice uyku bastırınca da arkasını dönüp uyuyor.. hatta sarılınca kızıyor.. gidiyor diğer tarafa yatıyor.. ya madem kendi başına uyuyacaksın, beni istemiyorsun bu eziyet niye be kara kuzum benim..
bunların hepsi her gece olmuyor tabi.. ama 2-3 tanesinin bir arada yaşandığı da olmadı değil hani..

2 Mart 2012 Cuma

tertip..düzen...


görüntü tanıdık geldi mi size :)))

mutlu hafta sonları..

mimlendim..

sevgili domatessuyu mim göndermiş bana sağolsun..
gelsin sorular ve cevaplar..

1-Hayatınız bir filme çekilirse adı ne olurdu ve soundtrackinde hangi şarkılar olurdu?

benim hayat hikayemden film yapılsa çok ama çok sıkıcı olurdu..öyle yazsam roman olur tarzında bir yaşamım yok çünkü.. ama hangi filmin karakteri olursun derseniz.. uçurtmayı vurmasınlar.. inci.. tüm senaryosu ve müziğiyle beni çok ama çok etkilemişti.. küçükken ve sadece 2 kere izlemiş olmama rağmen hala düşündüğümde gözlerim dolar.. hele o müziğini duyduğum da tutmayın beni.. şarıl şarıl..

2- Bir şeyleri değiştirme gücünüz olsa, neyi ya da neleri değiştirirdiniz?


şu anhükümeti.. hatta tbmm nin içindeki bütün adam kılıklıları..

3-  Sizi en çok etkileyen sinema sahnesi veya sahneleri?

uçurtmayı vurmasınların tabiki o son sahnesi.. uçurtmanın gökyüzünde belirişi..
biraz türk filmi manyağıyım ben.. anlamışsınızdır



4- Yaşadığın şehir bir günlüğüne yalnızca sana tahsis edilmiş, senden başka kimse yok. Ne yaparsın?


bilmem ki.. kızımla bol bol gezerim, alışveriş yaparım rahatça.. ay ne güzel olurya iş güç te yok :))

5- Şu sıralar ilgiyle takip ettiğiniz diziler?

kuzey güney tabiki.. ve öpüşellim mi orçun.. bir de geçen akşam atv de uçuruma baktım reklam arasında..fena gelmedi bana..

kime gitsin bu mim..

münevver ( http://guzeldurugunler.blogspot.com/ )
merve ( http://balyanaginhikayesi.blogspot.com/ )
http://benkizimindelisiyim.blogspot.com/