31 Temmuz 2011 Pazar

7.ay ve ilk yaramazlık..


      eveeeett 7 aylık olmuş bulunmaktayız.. zaman nasıl böyle hızlı akıyor akıl erdirmek mümkün değil.. daha hamilelik testinin sonucunu beklerken geçmek bilmeyen 3 saat hatırımda.. o beklemenin üzerinden 9+7 ay geçmiş gitmiş.. ilk doğduğunda ki o suratsız çatık kaşlı kız gitmiş vara yoğa gülen bir kız olmuş dila.. çorap bile olmayan o minicik ayaklarına sandaletler giyer olmuş.. tüylü böceğim diye sevdiğim çirkin ördek yavrum kuğuya dönüşmüş farketmeden.. eve ilk geldiğimizde bak bu senin küçük beşiğin, burası senin odan, bunlar senin oyuncakların diye zırıl zırıl ağlarken ben, o şimdi evin her metrekaresini karış karış geziyor.. mememi bile minik ağzıyla usulcacık emerken şimdi iki kaşık arasını zor bekliyor. şaka maka büyümüş benim bebeğim... bayaaa koca bi kız olmuş.. allah hepimizin meleklerini korusun...

25 Temmuz 2011 Pazartesi

hayvanlar alemi..

         bu pazar miskin miskin yataktan kalkmamak için direnirken bir telefonla enerji doldum resmen.. yeğenim darıca hayvanat bahçesine gideceklerini , bizim de gelmemizi isteğini söyledi.. ayyyy gitmem mi hiç.. eşime " ay hadi gidelim.. hem dila da çok eğlenir" derken itiraf ediyorum sadece kendim için istiyordum :))   hemen kalkıp kuzumun kahvaltısını yaptırdım.. giyindik, süslendik çıktık..
         girişte cıvıl cıvıl kuşlar karşıladı bizi..

         sonra bu şirin maymunlar..
ve daha bir sürü güzellik...


       ama biz en çok ceylan ve geyikleri... zürafaları ve kuğuları beğendik..


       ben çizgi film izlemeye bayılırım.. oralarda karikatüre edilmiş hayvanlarla bizzat tanışmak çok hoş oldu.. hava sıcak olmasına rağmen yine de çok eğlendik.. bilgilendik..

        allahın bize hediyesi bu güzellikleri bu kadar yakından seyretmek çok ama çok özel bir duygu olsa da onları o tel örgülerin içinde görmek çok üzüntü vericiydi.. belgeselerde izlediğimiz o mutlu, ordan oraya koşuşturan onlar değildi sanki.. başkalaşmışlardı.. mutsuz oldukları her hallerinden belliydi.. inşallah bizim ülkemizde de doğal hayvan parkları kurulur.. onları gerçek yaşamlarının ortasından izleme fırsatı buluruz..



23 Temmuz 2011 Cumartesi

aaa bugün cumartesiymiş..


       bütün çalışma hayatım boyunca hiç cumartesilerim tatil olmadı benim... ay küçük emrah gibi oldum.. kaşlarımıda düşüreyim..:)) sadece bir güne tıkış tıkış sıkıştırmak zorunda kalıyorum herşeyi.. uyuuuu.. temizlik yap... gezmeye git.. kendine zaman ayır.. hepsi bi arada olmadığı için kendine zaman ayır kısmı hep bir daha ki haftaya erteliyorum..ama niyeyse o hafta hiç gelmiyor..
       amaaaa bu cumartesi evdeyim.. eşim balıkesirde... bakıcımızın da bir yakınının düğünü varmış.. ben de izin almak zorunda kaldım ! :)) aman ne güzel bir zorunluluk... :))
       kızımla yine 7 de kalktık.. biraz emdikten sonra kahvaltısını hazırladım.. balkonda nefis bir kahvaltı yaptıktan sonra koyun koyuna 12 ye kadar uyku.. kalktık..duş aldık.. şimdi de oynaşıyoruz..e ben karar veremiyorum.. temizlik mi yapsam.. yoksa kızımla beraber bu güneşli günün tadını mı çıkarsam.. akşamdan planladık.. güneş batar batmaz bahçede çayımızı yudumlayacağız kızlarla.. ama o zamana kadar ne yapsam bilemedim şimdik.. allahım ne güzel bişiymiş cumartesileri evde olmak..

22 Temmuz 2011 Cuma

gel sonbahar.. geeel geel geeel...


        malumunuz küçük hanım aralık doğumlu.. 3 aylık doğum iznim boyunca soğuklardan kafamızı camdan bile uzatamamıştık.. güneşi gördüğümüz an yürüyüşlere çıksakta yine de evde sıkılıp kalmıştık.. haziran ortasına kadar soğuk bir bahar havası yaşayıp yine çok gezememiş sadece hafta sonları anane ziyaretlerimizi yapmıştık.. artık yaz gelsin diye dua ederken bu kadar sıcak olacağını da düşlememiştik.. şimdi de havalar biraz serinlesin de dışarı çıkalım diyoruz..
        diloşum emeklemeye başladığından beri sıcaklar daha bir etkiler oldu.. kollarından, omuzlarından, ayaklarından her yerinden şıpır şıpır terler akıyor.. hele mamasını yerken bir biberon su kaybediyor çocuğum resmen.. banyo yapmadan kesinlikle uyuyamıyor.. dün akşam işten geldikten sonra ikimizde bıcı bıcımızı yaptık.. ama serinliğimiz en fazla yarım saat sürdü.. saat 10.30 gibi sütünü içirip yatırdım.. ama imkanı yok uyayamıyor yavrum..saati 11.30 yaptık hala ayakta bıdığım.. bende küvetini doldurdum.. yatırdım içine.. bi 15 dk oynadı içinde.. çıkarınca da bir masaj yaptım oh rahatladı kuzum.. emerken kucağımda uyuya kaldı....
        yani anlayacağınız bu sıra favori söylemimiz  "gel sonbahar geeeelll geeeelll geellll..

20 Temmuz 2011 Çarşamba

RAMAZAN GELMEDEN..


        işyerinde faturaların içinde kaybolmuşken telefonum çaldı.. eşim akşama mangal planı yaptıklarını gelirken tavukları almamı söyledi.. off ne iyi geldi bu haber anlatamam.. telefondan sonra zaman hemencecik geçirverdi..ramazana günler kala son bir piknik yapalım demişler.. ne de iyi etmişler...  ben işten geldiğimde canım komşum devrim abla herşeyi hazırlamıştı zaten.. bana sadece dilayı giydirip çıkmak kaldı.. hemen evimizin yakınında bulunan sahilin piknik alanına gittik..
        herşey çok güzeldi.. hava bir önceki güne göre daha serindi.. güneş yavaş yavaş tepenin ardına saklanıyordu.. ahh bir de şu sivrisinekler ve ilk defa bu kadar yakın temas kurduğum cırcır böcekleri olmasaydı..

     

    çocuklarda çok güzel eğlendi.. diloş yağız abisiyle çok iyi anlaşıyor.. küçük abi onunla oynuyor, komik sesler çıkarıyor.. dila da onun yaptığı herşeye kıkır kıkır gülüyor.. en çok güldüğü göbek sallamaca oyunu :)) bize de yapıyor aynı oyunu.. ben de çok gülüyorum.. :)) tabi daha 5 yaşında olduğu için bazen istemeden zarar verebiliyor dilaya.. annesi ayrı ben ayrı anlatıyoruz.. o daha minik.. kemikleri çok hassas.. canı yanabilir diyoruz.. o an tamam anladım diyor ama.. ı ı ... oyuna dalınca yine devam.. geçen akşam "sevgi abla dila ne zaman büyüyecek" dedi.. " önümüzde ki yaz beraber oynabiliyor olacaksınız tatlım" dedim.. ve beklenen cümle gecikmeden geldi.." ama o zaman ben de büyüyeceğim" :)) akıllı kuzum benim..
     bu arada bu akşam babamız manisa yolcusu.. kuzeninin düğününe katılmak için gidiyor.. biz de durcaz burda... gelişini bekleyeceğiz... şimdiden özledik seni...

18 Temmuz 2011 Pazartesi

BAKICI KABUSU

çalışmaya başlamadan 1 gün önce..
      
       geçen akşam bir arkaşımıza çaya davetliydik.. öğretmen ve 8 aylık bir bebeği var.. bakıcılarıyla çok kötü problemler yaşamışlar.. çok üzülmüş.. birden aklıma ilk işe başladığım zaman yaşadığımız 2 günlük kabus geldi.. çabuk uyandığımız ama aklıma geldikçe kendimi suçladığım bir kabus..
       işe başlamama 5 gün kala tanıştık bakıcı teyzeyle.. hakkında aldığım referanslar çok iyiydi.. oturduğumuz semtte genelde memur aileleri yaşıyor.. öğretmenler, askerler..  ayşe teyze de daha önce 2 öğretmenin bebeğini 4 yaşına kadar büyütmüş.. 2 si de çok memnundu ilgisinden.. anlaştık.. 3 gün ben evdeyken baktı dilaya.. sürekli şarkılar söyleyip, şiirler diziyordu kızıma.. diloşum da artık gülmelere, agucuklara başlamıştı.. oyunlar oynuyorlardı.. pazartesi işe başladım.. akşam eve geldiğimde çok sakindi kızım.. gülmüyordu.. agulamıyordu.. öyle duruyordu.. beni çok özledi herhalde diye düşündüm.. üzüldüm.. ama yapılacak birşey de yoktu.. eşim gelince onunla paylaştım hislerimi.. sabah kamerayı kurmayı kararlaştırdık.. tabi gün boyu içim içimi yedi.. eve gelir gelmez açtım bilgisayarı.. izlemeye başladım.. dila 7 de kalkıp beni emmişti.. saat 10 da sütünü alması gerekiyordu.. aradım..verdim dedi.. kamera kayıtları hiç öyle söylemiyordu.. dila 11de uyanmış.. bezini almak için yatırıyor kuzumu.. silmeden yeni bezini takıyor.. ay hala ellerim titriyor sinirden.. sonra çocuğumu tek kolundan tutarak ayağa kaldırıyor. daha minicik benim kızım.. 4 ayına yeni girmiş.. yastığa yatırak içiriyor sütünü.. yüzüne bile bakmıyor.. tv izliyor.. sonra dilayı kanepeye oturtup yanlarına yastıklar koyuyor.. oyuncaklarını da önüne bırakıyor.. allahım bu nasıl bir kabus.. çok sakin bir bebektir benim kızım.. hiç ağlamıyor yavrum.. sonra kucağında oturtmaya devam ediyor.. tek kelime etmiyor kızıma.. arada bir "KUŞŞŞŞ" diye bağırıyor o kadar.. kulağını kaşıyıp elini yıkamadan meleğime dokunuyor.. anlatamam gördüklerim karşısında hislerimi.. ölüyorum sandım.. kızımla her gözgöze gelişimizde hala vicdan azabı çekiyorum.. eşim geldiğinde benim yüzüm gözüm şişmişti ağlamaktan.. ertesi gün hemen işine son verdik.. şimdi aldığım haberlere göre yine bir öğretmenin iki çocuğuna birden bakıyormuş.. nasıl güvenip baktırabiliyorlar ki..
      allahım bana bir daha o eziyeti yaşatmasın.. şimdi ki bakıcımızdan çok memnunuz.. çocukluğumdan beri tanıdığım biri.. dilama prensesler gibi bakıyor.. çok şükür içim rahat.. çalışan anneler için kuzusunu yabancı kucaklara bırakmak zaten çok ama çok kötü bir duygu.. hele de böyle şeyler yaşayınca....       

15 Temmuz 2011 Cuma

İNSANLIK AYIBI ve KANDİL TEBRİĞİ

         
        öyle haince bir pusu ki bu insanın kanını donduruyor.. bu güzelim topraklar onüç fidana mezar oldu.. dün onüç ailenin daha evine güneş doğmadı ve artık hiç doğmayacak, bizim abimiz babamız eşimiz yavrumuz değil diye mi bu kadar sakin karşılıyoruz artık şehit haberlerini.. Bizim hiç bilmediğimiz evlerde çocuklar yetim kaldı bugün, onüç anne daha nefessiz kaldı, onüç ev daha artk hep sessiz...Lanet olsun bu ülkeyi bu hale getirenlere, yazıklar olsun tepkisizce bekleyen hepimize...!!

      berat kandiliniz mubarek olsun.. bu hayırlı gecenin öncesinde böyle insanlık dışı olaylar olması çok acı veriyor.. bu akşam hem ölen şehitlerimiz için, hem de büyük allahımın o canavar ruhlu insanların içine birazcık insanlık ve acıma duygusu vermesi için dua edelim..allah dualarımızı kabul etsin..

13 Temmuz 2011 Çarşamba

MAŞUKİYE KAÇAMAĞI

      o kadar yoğun geçiyor ki günler derin bir nefes almayı bile unutuyorum bazen.. sabah 7 de kalk.. dilayı emzir... sev.. oyna.. ve 8e beş kala hazırlanmaya başla.. 8de bakıcı gelsin ve koştur koştur durağa git.. saat 17.30 un hemen gelmesi için dua et.. 18.00 de evde ol.. diloşu emzir.. meyvesini yedir.. birazcık uyurken yemek faslını hallet.. diloşla oyna.. mamasını yedir.. biraz daha oyna..banyosunu yaptır.. sütünü içir..uyut.. ve nihayet uyu...
      gelen gün gidenden farklı olmayınca bir süre sonra içi sıkılıyor insanın.. işte pazar günü bu monoton gidişe bir günlüğüne bile olsa ara vermek istedik.. ve maşukiyeye alabalık keyfi yapmaya gittik.. yemyeşil bi doğa içinde yemek yemenin tadına bir başka oluyor..
     
      "keşke hep pazar olsa" diyorum bazen.. ama o zamanda bu kadar önemi olmazdı herhalde.. doğumdan sonra evde kaldığım 3 ay boyunca sıkıntıdan patlamıştım.. havalar soğuk bebek minik olunca dışarı adım atamıyorsunuz.. allahtan apartmandaki komşularım çok iyi de iki lafın belini kırarken zaman hoş geçiveriyor.. kızımla geçirdiğim o 3 ayı özlüyorum tabi.. ama sürekli çalışan birinin evde tıkılı kalması korkunç bişiy.. yok yok ben sadece pazar gününe razıyım.. cumartesim de tatil olsaydı fena olmazdı hani..

      bu arada pazar günü diloşum emeklemeye başladı.. aynı zamanda da bilinçsiz bile olsa döndü. bilinçsiz diyorum çünkü emeklemeye çalışırken popoyu kaldırdığından dengeyi kaybediyor bazen.. hopp sırt üştü düşüveriyor.. :)) oldukça yoruluyor.. ama çok inatçı.. maşallah..

12 Temmuz 2011 Salı

MERHABA

     geç kalmış bir merhaba bu aslında.. kızım hayata merhaba diyeli 6.5 ay oldu.. hep aklımda olan ona özel blog açmayı sürekli erteledim.. daha önce oluşturduğum bloğa yazmayı ona hamile kaldığım gün bırakmıştım.. Kızım hayatımıza girdiğinden beri herşeyi değiştirdiğinden ordan devam etmek istemedim..
    
     burda biraz ondan, biraz bizim kalbimize bıraktığı izlerden bulacaksınız.. aileye katılan her yeni fert kendi masalını yazar.. ve etrafındaki herkese bir rol verir hayatında.. ben, bana verdiği anne rolünden oldukça memnunum.. ve neden bu kadar geç kalmışım diye hayıflanıyorum bu rolu kabul etmekte..

     hamileyken onun varlığını bile kabul etmekte zorlanırken şimdi kocaman kız oldu.. onunla birlikte bizde büyüdük.. inatlaşmalarımız, tartışmalarımız bile artık azaldı..olsa bile alçak dozdan seyrediyo.. daha sabırlıyız hayata karşı.. o gelmeden sadece "eş" ken şimdi "anne" "baba" olmanın sorumluluğunu taşıyoruz.. geçen akşam yemek masasında eşim "bundan sonra daha çabuk yaşlanacağız" dedi.. düşününce hak vermemek elde değil.. o yokken kendi kafamıza göre yaşıyorduk. sorumluluğumuz sadece birbirimizden ibaret olduğundan yaşımızın ilerlediğinin farkına bile varmıyorduk.. çocuğumuz yoktu ya .. gençtik biz daha.. ne farkımız vardı ki 18 liklerden.. ama şimdi öyle değil.. onunla birlikte biz de yaş alacağız..
    
     o kadar çok şey birikti ki içimde.. şimdi yazsam sayfalar almaz.. ara ara sıkıştırırım ben yine satır aralarına..