30 Haziran 2012 Cumartesi

takıntın mı var derdin var..


nilhanım tam da yarama tuz misali bir mim yollamış bana.. gider ayak içimi döküp öyle gideceğim tatile.. belki gözüme gözüme sokunca törpülenirler.. hadi bakalım sıralayalım tek tek..

- en ama en sinir olduğum şey zaten yapacağım birşeyin ısrarla söylenmesi... sabahları müdür beyin " e-maillere bakarsın sabahtan" demesi mesela.. ay inadına bakmak istemiyorum.. ya da "ay sonu geldi bankalar çıkacak" yok abi ben çıkarmıcam..orda kalsınlar ne gerek var ki! allah allah .. bak düşününce bile tilt oluyorum..
- bir mağazaya gittiğimde birinin yanıma gelip ne bakmıştınız demesi ve sürekli adım adım beni takip etmesi de beni gıcık eder.. direk çıkar giderim zaten.. abi bi huzur ver de rahat rahat bakiim dimi.. yook illa dibimde olacak.. gerektiğinde de muhattap bulamazsın ya oda ayrı bir olay.. bunun 36 sı var mı diye soracan mesala ama yok az önce nefesi ensende olan kişi bir anda buhar olmuş.. off off belkide o yüzden internetten alışveriş daha bir cazip geliyor bana..
- anlattığım şeyi anlamamakta ısrar eden tipler var birde... aslında öznesi yüklemi belli bir cümle kurarsın.. yok inadına anlamaz herif.. ama bende inat illa anlayacak.. offf offf.. bu insanlarla uğraşmak gerçekten zor..
- bir istek cümlesini 2 den fazla tekrar etmek.. ya bir kere de yap işte.. yok kırkkere tekrar ettirip tijen abla çığlığı attıracak illa ki..
- umumi vclerde klozetlerin oturma yerinin ıslak olması.. hayır nasıl ıslatıyorlar anlamıyorum ya..
- yemek yerken sofradan birinin kalkması ki eşim bunu çok sık yapar en takıldığım şeylerden biridir.. hatta sırf bu yüzden ağlamışlığım bile vardır.. abi bekle dimi iki çift laf edelim ama yok hapur hupur ye yemeğini kalk git.. biz orda sandalye süsüyüz ya..
- zorunlu kıyafet alışverişi.. ayyyy.. hele de abiyeyse konu yandım.. asla bişiy bulamam, yakıştıramam.. hep en sadesini ararım, olmaz.. hele bu yaz ki çiçekli, böcekli, allı pullu, tüllü kıyafetleri üreten bütün tekstil firmalarına   fena halde takığım..ya ben çiçek bahçesi gibi gezmek zorunda mıyım. arkadaş..

neyse şimdilik bu kadar yeter.. çok da kötüleyip kaçırmayım sizi..
münevverim, ballı lokmam, ülküm sizinde başınızı yakıp öyle gidiyim dedim..:))
sevgiler..

28 Haziran 2012 Perşembe

eski(mi?)şehir...

geçen hafta sonu eskişehirdeydik.. tek kelimeyle bayıldım.. dar sokaklarına, havasına, şehrin ortasından geçen porsuk çayına, insanlarına, canlılığına.. dilanın üniversite günlerinin hayalini bile kurdum valla.. o burayı kazanmış bizde peşinde kuyruk.. tek başına göndermem ben kızımı :))

cumartesi sabah çıkacaktık aslında.. kınaya kadar gezeriz dedik.. saat 9 gibi eşimin bir arkadaşının babasının vefat haberi geldi.. allah rahmet eylesin.. ikindi de defnettik..saat 20.00 gibi koyulduk yola.. gece vardık kına evine..dağılmak üzereydi neredeyse insanlar..yarım saat takılıp orduevine zor attık kendimizi yorgunluktan..

sabah çok erken uyandık.. 9 da gelin almamız vardı.. kuaför, dış çekim fotoğraf çekimi falan stres olmasın diye sabahtan hallettiler işlerini evde yapılmış bir topuzun üzerine takılmış duvağıyla çıktı gelin hanım..biz neşeliydik, onlar hüzünlü.. e ne de olsa erkek tarafıyız...


kahvaltımızı yaptık önce porsuk çayı kenarında.. çok güzel bir ortamdı.. kalabalıktı ama sakindi de.. dedim ya, sevdim ben bu "eses"i..


sonra alışveriş merkezine daldık, çıkamadık uzun bir süre.. kızıma resimde gördüğünüz tankiniyi, bir kaç tane alt üst takım aldık.. :)) orda bile alışveriş yaptık yani..


biraz soluklanmak için leman kültür cafeye gittik.. orayı da çok beğendim.. ortam süperdi.. menü süperdi..
kafe içine kurulan hamak tarzı koltukları dila pek sevdi.. ben de bunların asılı olduğu kocaman bir salon hayal ettim kendimce.. 
amma hayal kurdurmuş bu şehir bana ya...


ilk kara tahta başına geçişimiz.. burada da çok oyalandı güccük hanım.. 
hatta ayrılırken baya bir zorlandı..



burdan sonrası koşturmaca.. saat beş gibi kuaföre gittik.. yedi de hala akşam yemeği yemek ve yedirmekle uğraşıyorduk.. saat sekiz buçuk ta düğündeydik.. maalesef ordan çok kare yok.. ben gün içinde öyle çok foto çektim ki makinanın şarjı bitti.. gelince de takmak aklıma gelmemiş yorgunluktan.. tek eli yüzü düzgün aşağıdaki kare.. bunla yetincez artık..

yarın 15 günlük tatil maratonumuz başlıyor.. biliyorum her yıl olduğu gibi yine jet hızıyla geçecek ve ben hiç bir şey anlamayacım.. 
önce balya sonra akçay oradan da izmire geçeceğiz allah kısmet ederse..
belki arada yazarım yine.. ,
yazamazsam sevgiyle kalın..
bizi özleyin anacım..


26 Haziran 2012 Salı

Haydi Bu Bayramda Bir Miniğin Yanağında Gamze Olmaya!



çocukken ne kıymetliydi değil mi bayramlar.. günler öncesinden pazar pazar dolaşılarak annemiz tarafından kombin edilmiş bayramlıklarımızı büyük bir özenle yatağın başucuna bırakır, tüm gece yeni kıyafet kokusuyla uyurduk..öyle herbişeyimiz tam olmazdı her zaman.. bir çift yeni çorap bile mutlu etmeye yeterdi minik yüreğimizi.. 
işte bu güzel çocukluk anılarını hep kalplerinde taşıyan bir grup hayırsever bir çatı altında toplanıp bayram sabahı bütün çocukların mutlu olması gerek diye düşünmüş..4 senedir sayısız yardımlaşmaya sebep olmuş.. eğer sizde bu bayram minik bir meleğin yanağındaki gamze olmak istiyorsanız burayı bir ziyaret edin.. 
eski bayramlar için..
hepimiz bloglarımızda paylaşıp daha çok kişiye ulaşmasını sağlayalım..

22 Haziran 2012 Cuma

hayırlı cumalar..


Ele geçen şeyin tadı, tuzu, değeri, oraya varmak için çekilen yol zahmeti kadardır. Çölün tozunu yutmayan, dilini dudağını çöl güneşinde çatlatmayan zemzemin lezzetini bilemez.. Ömür boyu hayalini kurmayan Kabenin kadrini tartamaz. O halde önce yan ki su seni kandırsın, Acık ki ekmek damağında bir lezzet bıraksın. Özle ki bulduğunda gerçekten bulmuş olasın. 

mevlana...

hayırlı cumalar..

19 Haziran 2012 Salı

ayşecik-hayat sevince güzel...:)


tarih 14 haziran
mekan seka park
dilanın tombik ayaklarına bir türlü uyduramadığım ayakkabıyı değiştirmek için yine çarşıya indim..
eşimle yeğenimde bensiz özsarda iskender ziyafeti planı yapmışlar.. çarşıda buluştuk..
önce diloşun ayakkabısını değiştirdik.. ordan seka parka geçtik..
özsara vardığımızda kalabalık bir grubun bütün masaları işgal ettiğini gördük.. en sonda tek bir masa kalmıştı..
oturduk oturmasına ammaa gelen giden yok..15 dk sonunda kalktık üzülerek..üzülerek diyorum çünkü ben özsarın bebekliğini bilirim.. elime doğdu gibi bişiy.. o yüzden bu tavra çok kızdım..
neyse biraz daha yürüyüp yağmur ete geldik.. iyi ki de gelmişiz. muhteşem bir  yemek yedik.. 


babamız yemeğini bitirince dilayı alıp parka gitti.. yemeğin üstüne çay hüpletmece, dedikodu yapmaca derken 20 dk sonra kalkabildik masadan..
parka gittik.. yoklar.. 
aradım hemen..
- nerdesiniz aşkım..
- darbuka sesine gel..
- zınkkk..


duvarın arkasından gelen sese doğru yürüdük.. gördüğüm ilk şey dilanın ortada göbek atışı oldu..
sonra bir sürü kızın yanına oturmuş koçişim..
herkes şarkı söylüyor, bir arkadaşta darbuka çalıyor..
bizim zilli kıvrım kıvrım kıvrılıyor..
gelen geçen durup dilaya bakıyor..
parkta kayarken duymuş sesi.. koşaraktan gitmiş müziğin yanına..


dilayı görünce kızların havası sönmüş.. teker teker oturmuşlar yerlerine..
ortada sıçan kalmış :))
evet görüntü de şekerdi.. 


ama ben kızdım eşime..
küçücük çocuk..
nazar değer ya..
bir de hanımefendi çiftetelli de dudak büküyor..
ille de roman olsun diyor..
bu kız beni daha çooookk şaşırtacağa benziyor..

18 Haziran 2012 Pazartesi

şehirlerarası aşk


başrolde üç küçük cadı....



yan rollerde iki yorgun anne..


iki melekle resim çekilmeye çalışan bir teyze..


annesi tarafından ankaranın soğuğuna aldanıp izmitin kavurucu sıcağında eşofmanı capri yapılıp gezdirilen pişmiş bir kuzu..


üçünü bi arada yakalama görevi verilmiş bir baba ( kamera arkasında) 



bu kısacık zaman diliminde iki çift laf edecek zamanları olmasa da çok ama çok mutlu 5 tatlı baaayaaannn...

en kısa zamanda tekrarlamak dileğiyle..

14 Haziran 2012 Perşembe

deli deli kulakları küpeli


oğlan çocukları sünnet olunca erkek oluyorlar ya..
şimdi biz ne olduk..
kız mı? 
e daha önce neydik ki ?
bir de diloşun kulaklarını bakıcımız deldirdi..
oda kirvesi mi oldu şimdik ?
dila ona anane yerine kirve mi diyecek ?

son bir soru...
bir insan sabahın 7 sinde nasıl bu kadar neşeli
ve
güzel olabilir ?

12 Haziran 2012 Salı

seni seviyorum çünkü..

Seni SeviyoRum Çünkü..



Her sabah kalktığımda yaşamak için tek nedenim, sen varsın ...
Fakat seni sevmek için binlerce nedenim var ...


Seni SeviyoRum Çünkü..


Bu siyah beyaz dünyada tek renk sensin, Bir ressamın fırçasından çıkmış gibi ...Ama alalade bir renk değil,Gökkuşağının her tonunu gölgede bırakan bir renk ..



Seni SeviyoRum Çünkü.. 

Seni Sevmekten başka bir şey gelmiyor içimden ...O kadar doğalki bu duygu ruhumun derinliklerinde,Sanki doğduğumdan beri var ... Sadece ortaya çıkmak için seni bekliyordu ...

Seni SeviyoRum Çünkü.. 

Seni Sevmeyi Seviyorum ...
Seni koklamayı seviyorum ...
Sana dokunmayı seviyorum ...


dün akşam işten geldiğimde bana sarılıp 
"annemmmmmm" dedin ya..
hem de o sonunda ki "m"leri iyice uzatıp..
eğer bu şiir yazılmamış olsaydı..
inan oturup o an ben yazardım..
seni çooook seviyorum canım kızım..

8 Haziran 2012 Cuma

hoşgelmiş 17.ay


bir ayı daha bitirmişiz e bi durum değerlendirmesi yapalım artık..
boy: 83    kilo: 13.30
pek bir değişiklik yok gibi sanki..
uykusu geçen aya göre pek bir düzensiz..
gece en az 4-5 kere uyanıyor ki bu 40 günün içinde dahi yapmadığı birşey.. 
gece zorla emzirmeye çalıştığım günleri biliyorum..
bakalım düzelcek inşallah..


yemek konusunda sürekli huy değiştiriyor..
bir gün çok iştahlıyken öbür gün canımıza okuyor..
tek güzel şey artık pütürlü şeyler ağzına geldiğinde dilinden sıyırmaya çalışmıyor.. maydanoz dışında..
bu ara favori yiyeceklerimiz domates ve salatalık..
sabah akşam ver yemem demez..
bir de maalesef çubuk kraker..
geçen akşam babasıyla telefonla konuşurken kayboldu ortalıktan..
bir gittim almış çubuk krakerini balkona kaçmış..
kapıyı da kapatmış görmeyeyim diye.. :))
tıkı tıkı götürüyor.. 
beni görünce şirin şirin anlatmaya başladı.. 
cadı işte..
sokaktayken çok mutlu.. ordan oraya koşturuyor..
yol kenarında gördüğü bütün çiçeklerin ve ağaçların yanına gidip önce kokluyor 
sonra ohhhhhhh diyor..:))
evden çıkar çıkmaz istikamet park..
merdivenleri bile koşarak çıkıyor neredeyse.. 
salıncakta sallanırken o yüzündeki mutluluk ifadesi tarif edilemez..

bakıcımız ve diloş..

çevresindeki insanlarla ilişkileri hala çok güzel.. 
ben büyüdükçe biraz mesafe koyar dedim ama ı ı.. 
tanımadığı insanlarla bile canciğer kuzu sarması oluyor bir anda..
çocukları çok seviyor..
oyun oymaya bayılıyor.. 
oyuncak paylaşımında bir problem yaşamıyoruz çok şükür, gayet uyumlu..
istediğini alma konusunda kırmadan küçük numaralar yapmaya başladı..
geçen akşam ablamın kızı bizdeydi.. diladan 4 ay küçük oğlu var.
dilanın büyük topunla oynuyor çocuk.. bu gitti önce yanına bişiyler anlattı..
tüm şirinliğiyle almaya çalıştı..eymen bağırınca vazgeçti...ısrar etmedi..
çıktı odadan.. elinde turuncu topuyla geldi..
eymenin karşısında durup yine anlamsız bir kaç cümle sarfetti..
sonra topu önüne yuvarladı, kuzum da pembe topu kenara koyup onu aldı..
dilada hızlı hızlı topu aldı.. sonra da konuşa konuşa çıktı odadan tekrar..
eymenle bende arasından bakakaldık.. 
tesadüfi bişiy  mi yoksa planlayarak mı uyguladı bilmiyorum..
ama çok komikti..
büyüyoruz gün gün..
allah sağlık ve huzur versin her aşamasında inşallah..

mutlu hafta sonları..

4 Haziran 2012 Pazartesi

bir ay daha...


sen bir ay daha büyüdün, ama içimdeki aşkın bin kat.. 
göz göze geldiğimizde eski bir sevgiliye rastlamış gibi çarpıyor kalbim..
hızlı hızlı.. 
hiç kaçırma istiyorum gözlerini..
gözbebeklerinden resmim hiç silinmesin..
sanki daha bir güzelim orda.. 
hep öyle kalayım..


senin gülüşün dünyadaki bütün melodilerden daha güzel..
kaydedip kaydedip dinlemek istiyorum sürekli.. 
hani sen kahkaha atarken o gözlerinde ki ışıltı var ya..
işte o bütün gün huzur oluyor bana, neşe oluyor..
o yüzden sabahları uyandırıyorum seni en tatlı yerinde..
seni görmeden gidince yüzümü yıkamadan çıkmış gibi hissediyorum kendimi..
öylesine nursuz, öylesine aksi..

 bir bahar daha geldi seninle..
sanki daha yeşil, daha renkli..
senin gözünden baktığımdan mıdır nedir...
köpeklerden bile korkmuyorum artık sen seviyorsun diye..
hani görünce durup hov hov diyorsun ya..
senin için gidip kucağıma  bile alırım..
o denli cesurum senin yanında..

annem diye sarılıyorsun ya..
hani kokun geliyor burnuma..
hani elin tenime değiyor..
hani kafanı omzuma koyup elinle sırtıma vuruyorsun..
minik minik..
işte diyorum ya..
işte yaşamak bu...
anne olmak 
senin annen olmak..